|  
             VİNÇCİ 
            ............ İmalat yoğunluğu artınca fabrikanın üstü açık  ikinci holünde mamul prefabrike beton elemanların tahliyesi bir sorun olmaya  başlamıştı. Artış büyük boyutlu elemanların yarattığı hacim olsaydı bunu  paletli vinci imalat holüne sokup tahliyeyi onunla yaparak halletmek mümkündü.  Ancak artış küçük boyutlu hafif elemanlar dolayısı ile meydana geldiğinden, bu  kadar çok sayıda elemanı elden geçirmek üzere süratli ve pratik bir yöntem  bulunması gerekiyordu. 
            ............ Makine parkında, uç ağırlığı 500 kg olan bir  kule vinç katlanmış olarak beklemekteydi. Bir şantiyeden ana fabrikaya  getirilmiş, diğer bir şantiyeye gönderilmek üzere kızağa alınmıştı. Ne zaman  böyle bir talep olacağı belli değildi. Vinç gelecek bir ay veya altı ay  zarfında burada bekliyor olabilirdi. 
            ............ İmalat şefi tahliye edilmesi gereken elemanın  günde 120 adet olduğunu ve ortalama ağırlıklarının da 140 kg olduğunu  hesaplayarak, imalat holünün yanına kule vincin kurulması için Fabrika  Müdüründen izin istedi. 
            ............ Pratik olarak bu bir çözüm getiriyordu ama  yüklerin, çalışan ekiplerin üzerinden geçirilmesi gibi tehlikeli bir işlemi de  gerektirmekteydi. Gerek, kalıpların belirli yerlerde toplanması gerekse  işçilerin yığılma periyodlarının ayarlanması yolu ile bu tehlike en aza  indirilecek şekilde bir plan yapıldı. 
            ............ İş vinçci’yi bulmaya kalmıştı. 
            ............ Vinçci’nin, el hakimiyetinin yüksek, mesafe  takdirinin hassas ve biraz da fizik kurallarını biliyor olması aranan  niteliklerdi. Mevcut ekiplerin içinde bu nitelikte olanlar ya daha önemli  işlerde çalışıyorlardı ya da bu zorlu ve sorumluluk isteyen işi üstlenmek  istemediler. Bir arayış içine girildi. 
            ............ Birkaç gün geçti, aday bulunamadı. İmalatta  tahliye sıkıntısı olanca ağırlığı ile devam etmekteydi. Bir gün personel şubesine bir aday iş için  başvurdu. Lise mezunu, üniversite sınavına girmiş ancak ilk seferinde başarılı  olamamış, beklemekte olan bir gençti. Sağlıklı, konuşması düzgün, temiz  nasiyeli ve kentli görünümlü bir kişiydi. 
            ............ Personel şefi bu aday işçiyi doldurduğu  başvuru formu ile Fabrika Müdürüne çıkarttı. Fabrika Müdürü başvuru formunu  okudu, gencin yüzüne dikkatle baktı. Karşısında güven veren, temiz bir yüz  görüyordu.  
            ............ -Yaşın  21 öyle mi ? 
            ............ -Evet 
            ............--Daha  önce bir işte çalıştın mı ? 
            ............ -Küçükken  oto tamircisinde çıraklık yaptım. 
            ............ -Sonra  ? 
            ............ -Çalışmadım. 
            ............ -Oto  ehliyetin var mı ? 
            ............ -Yok,  kurs aldım sınavına girmedim. 
            ............ -E  peki, mekanik işlere yatkınlığın var mı ? 
            ............ -Öğrenirim. 
            ............ Genç kısa ve öz konuşuyor ve kendinden çok  emin bir duruş sergiliyordu. Fabrika Müdürü, pencereden görünen açık imalat  holünü ve yanında kurulu kule vinci göstererek,  
            ............ -Bak  orada dikili duran mavi boyalı kule vinci kullanabilir misin ? 
            ............ -Gösterirseniz,  öğrenirim. 
            ............ Genç adamın kendine güveni Fabrika Müdürünü  şaşırtmıştı. Bu kadar açık ve kesin bir cevabı beklemiyordu doğrusu. Karar  verdi, bu çocuğu işe alacaktı.  
            ............ -Bak,  dedi,. 
            ............ Seni işe alacağım, önümüzdeki dört gün  zarfında öğle paydosu bir saat, akşam paydosundan sonra üç saat toplam günde  dört saat olmak üzere kurs göreceksin. Yani bilen bir operatörün yanında talim  yapacaksın. Beşinci gün bir sınav yapacağız, eğer başarılı olursan iş senin.  
            ............ -Teşekkür  ederim.. 
            ............ Bu görüşmeyi takip eden dört gün zarfında  deneyimli vinçci İlyas Ustanın nezaretinde günde dörder saatten onaltı saat  talim yaptılar. Genç olağanüstü bir uyum ve başarı göstermekteydi. İlyas Usta  her akşam fabrika müdürüne fazla mesai sonrası rapor veriyor ve gencin  öğrenmekteki yeteneğinden övgü ile bahsediyordu. Fabrika Müdürü, bürosundaki  pencereden akşam fazla mesai süresi içinde yapılan bu talim çalışmasını izlemek  üzere kalıyor, ve geç saatte ustanın raporunu aldıktan sonra evine gidiyordu. 
            ............ Beşinci gün sabah Fabrika Müdürü, İmalat  Şefi, Bakım Onarım Şefi ve kıdemli Vinç Operatörü İlyas Usta bir komisyon  oluşturarak aday genci sınava aldılar. Bir saat süren bu sınavda çocuk bir defa  dahi “teklemedi”. Bir tutanakla durumu saptayıp çocuğa kumanda piyanosunu  teslim ettiler. 
            ............ Vinçci işe başladı. Görevini tam olarak  yapıyor. Sessiz, sakin ve soğukkanlı bir biçimde istenen her şeyi yerine  getiriyordu. Üstü başı, iş elbisesi, botları ve bareti tertemizdi. Ancak pek  kimseyle konuşmuyor, öğle yemeğinden sonra bir kenara çekilip öyle bekliyordu.  Bu samimiyetsiz ve soğuk davranış işçileri rahatsız etmeye başlamıştı. 
            ............ On gün kadar geçmişti ki yavaş yavaş  şikayetler başladı. Efendim bir takım solcu gazeteler taşıyormuş. Kenara  çekilip cep defterine birşeyler yazıyormuş. Casus muymuş. Anarşistmiymiş. Vinci  kasten devirecekmiş, fabrikayı sabote edecekmiş. İşine nihayet verilsinmiş.  Akşamları Basmane’de servisten indikten sonra ortadan kayboluyormuş, kimse  nereye gittiğini bilmiyormuş. 
            ............ Vinçci bir tür bir kaynaşmanın sürüp  gittiğini biliyor ama aldırış etmiyordu. Sanki herkese yukarıdan bakan bir  edası vardı. Bu da diğer mesai arkadaşlarını cileden çıkartmaya yetiyordu. 
            ............ Fabrika Müdürü bütün bu dedikoduları biliyor,  duyuyor ve gögüslüyordu. Çünkü Vinçci işe başlayalı iki ay olmuştu, bir kusuru  dahi olmamış, kimseye karşı bir ters tavrı veya kabalığına rastlanmamıştı.  Performansı fevkalade idi. İşe yarıyordu. 
            ............ Bir gün vinçci gelmedi. Ertesi gün de  gelmedi. Gelmeyeceğini de haber vermemişti. Ücüncü gün yine yok. Fabrika Müdürü  aksayan işin sıkıntısı içinde bir haber almak ve eğer çocuk gelmeyecekse, yeni  bir vinçci bulmak veya yetiştirmek üzere çabalarken, Emniyetten bir haber  geldi. 
            ............ Vinçci, üç gün önce Alsancak’ta yaşanan  örgütlerarası silahlı bir çatışmada ölen dört kişiden biriydi. Yıl 1979,  aylardan ekim ayıydı. 
            ............ 10.04.2006   
            Şantiye 
            Öyküleri Kitabı Uğur Belger sayfası 
             
                          |