BEYAZ GECELER

......... Meslek hayatına yeni atılmış genç mühendisin, iki meslekdaşı ile kurdukları inşaat şirketinin arşivinde kayıtlı 03 No.lu taahhüt işiydi depo inşaatı. Aslında 01 No.lu iş, ortaklarından birinin ailesine ait arsada yapılan kat karşılığı apartman inşaatı iken, bu 03 No.lu iş de kendi ailesine ait arsada yapılmış olan tütün deposu inşaatıydı. Apartman inşaatı daha oyuncaklı bir iş olduğundan henüz devam ediyordu ama depo inşaatı süratle başlamış ve kısa sürede tamamlanmıştı.

......... Genç mühendisler, oturmuş bir büro teşkilatları olmadığı için günlük takip işlerini de kendileri bizzat yapıyorlar, bu suretle hem mevzuat hazretlerini bire bir tanıma tecrübesini kazanmış oluyorlar, hem de “kolaylaştırıcı” yollar hakkında bilgi ediniyorlardı.

......... Kolaylaştırıcı yollar, iş götürülen belediye, tapu, özel idare gibi resmi kurumlarda işe bakan kamu görevlisinin giyimi, konuşması, bakışı ve hatta evrakı tutuşunu iyi yorumlayıp ona göre hitap etmekten, üst makamdan ya da alt makamdan dolaylı kanal bulup kendisine yaklaşmak, ya da uygun maddi çözümler yaratmaya kadar çeşitli maharetleri kapsıyordu.

......... Bunları öğrenmek aslında kolay değildi. Başarı, ufak ayrıntıları doğru teşhis ederek ona göre hareket etmekte yatıyordu. En kolay çözüm de, muhatap olunacak kişi ve onun raici hakkında deneyimli bir kimseden ön bilgi alınması ile sağlanıyordu.

Depo inşaatı bitmiş, mahalli belediyeden çok fazla bir engelle karşılaşılmadan kullanma ruhsatı alınmıştı. Sıra şimdi tapu’da, inşaatın “arsa”dan, “bina”ya dönüştürülmesi için gereken “cins tashihi” işleminin yapılmasına gelmişti.

......... Bu işlem, aslında rutin bir işlemdi ve arsa tapusu, çapı, malsahiplerinin kimlikleri, vekaletnameleri, kullanma ruhsatı, mimari proje sureti ve başvuru dilekçesi (!) ile başvurulması halinde, tapu yetkililerinin yerinde yaptıkları tespitten sonra birkaç gün içinde tamamlanması gerekirdi.

......... Genç mühendis, bazı bilenlerden, dairenin ve görevlilerin yaklaşımları hakkında ön bilgiler sağladıktan sonra, sıcak bir yaz günü Tapu Şubesine gitti. O zamanlar, yaz mesaisi uygulaması yapıldığından ve bazı görevliler izinlerini kullandıklarından daire hemen hemen boş gibiydi. Ana salonda iki masada iki görevli, bir de camekanla ayrılmış bölümde Şube Şefi bulunuyordu. Görevliler onun gelişi ile pek ilgili görünmüyorlardı. Genç Mühendis, biraz bekledikten sonra, “ben buradayım, benimle ilgilenin” anlamında boğazını temizledi. Memurlardan genç ve bankoya yakın olanı başını kaldırarak, gelene baktı ve ağır hareketlerle bankoya yaklaştı.

......... Genç mühendis bir dosya dolusu evrakı hazır etmiş en üste de tarif üzerine bir zarf içinde 20 lira koymuştu. Görevli dosyanın kapağını açtı, zarfı bir kenara çekti ve zarfın altından ortaya çıkan başvuru dilekçesini şöyle bir okudu. Sonra bankodan bir form çıkartarak Genç Mühendise uzattı.
......... Bunu doldurun ben evrakı inceleyeyim. Şurada oturabilirsiniz.

......... Gösterdiği yer, giriş kapısı yanında ufak bir sehpa ve onun iki yanındaki dikişleri sökülmüş koltuklardı. Genç mühendis oturdu ve formu doldurmaya başladı. Oturduğu yerden banko arkası görünmüyor ancak konuşma sesleri duyuluyordu. Form kısa zamanda doldu. Genç mühendis ayağa kalkmak üzere harekete geçer iken, dosyayı teslim alan görevlinin sesini duydu. Görevli diğer memur arkadaşına sesleniyordu.
......... Rıza  abi bu akşam beyaz geceler; var mısın ?

......... Beyaz gecelerin ne olduğunu arif olan anlardı. Genç mühendis de anladı ve gariban bir kişiyi mutlu ettiğinden dolayı kendisi de mutlu oldu.

......... Sonra, yüzünde “anladım” der gibi bir tebessüm ile bankoya yöneldi. (Yıl 1969)

......... 4 Temmuz 2008

Şantiye Öyküleri Kitabı Uğur Belger sayfası