|  
             BAKANLIKTA BİR EL ÖPME MERASİMİ 
            .......... Merkezi İzmir’de olan tanınmış bir müteahhit  şirketin genel müdürü, mühendislik kaygıları, ticari kaygılarına ağır basan bir  kişiliğe sahipti. Başta Devlet olmak üzere tüm muhataplarına karşı dürüst  olmayı şiar edinmiş ve yetkilerini hep bu yönde kullanmıştı. Şirketi bu nedenle  hiç “köşe dünücü” işler yapamamış, hatta o tür işleri alamamıştı. Bu  koşullarda, sadece teknik ve teknolojik bilgi ve sınırlı mali risk ile, ancak  mütevazi kârlarla yetinerek işin devamı sağlanıyordu. 
            .......... Zarif Elmas ise çok ünlü bir müteahhitti.  Aslanı ile dolaştığı ve kontrol mühendislerini baskı altına alarak hakediş  tanzim ettirdiği, aldığı hiçbir işi bitirmediği ancak tasfiye olunan işleri  bile kârla kapattığı, ama esas kazancının dosya düzenlemekten aldığı manolardan  kaynaklandığı, yaygın ve hatta basına da yansımış tevatürlerdi (!).... Yine  yaygın bir rivayete göre arkası sonradan Cumhurbaşkanı olan Başbakan’a  dayanıyor ve bu nedenle hiçkimse kendisine el süremiyordu. 
            .......... Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca ihaleye  çıkartılacak olan “belirli konularda orta büyüklükteki” işler hakkında,  Bakanlık ihale dosyasını henüz hazırlar iken, kuşlar Zarif Elmas’a tüyo  getiriyor ve o da muhtemel katılımcılar ile ön temasa geçerek dosyalarını,  “kurtlar sofrası”na topluyordu. 
            .......... Sonra pazarlıklar, senetler, sepetler iş  bağlanıyordu. Bu sofraya katılmamış olup dışarıdan dosya alanlar ise ihale  öncesi saptanarak “engel”leniyordu. 
            .......... Bu tür ihaleler ilana çıkmadan önce ya da  ilan edilir edilmez Zarif Bey muhtemel katılımcıları telefon ile arıyor ve  genelde şöyle bir görüşme cereyan ediyordu: 
            .......... -Alo  .............’Bey kardeşim ben Zarif Elmas gözlerinden öperim. 
            .......... -Buyur  Zarif Abi. 
            .......... -Bak  kardeşim ........... ihalesi var ya ona dosya alacak mısın ? 
            .......... -Düşünüyorum  abi. 
            .......... -O  zaman karar verince beni ara bir kolaylık yapalım. 
            .......... -Olur  abi ben seni ararım. 
            .......... -Sağol  hayatım, tekrar gözlerinden öperim. 
            .......... Kısa ve öz. Mesaj verilir ve alınır iş rayına  otururdu. İzmir’li firmanın genel müdürü de, Zarif Elmas’tan belirli  aralıklarla böyle telefonlar alır ve gazete sayfaları dışında hiç yüzünü  görmediği bu adamla aralarında şu tür bir görüşme olurdu. 
            .......... -Alo  ...............’cığım, gözlerinden öperim, canım kardeşim. 
            .......... -Buyurun  Zarif Bey. 
            .......... -Kardeşim  ............ ihalesi var ya ona dosya alıyor musun, katılacak mısın ? 
            .......... -Yok  Zarif Bey biz dosya alsak bile teşekkür atacağız. Teklif vermeyeceğiz. 
            .......... -Hani  karar değiştirirsen bana haber ver e mi kardeşim. 
            .......... -Olur  Zarif Bey 
            .......... -Sağol,  gözlerinden öperim 
            .......... -Siz  de sağolun. 
            .......... 1990’lı yılların başlarında soğuk bir Şubat  ayında İzmirli firmanın Genel Müdürü, bir işi takip etmek üzere Ankara’da  bulunuyordu. Hazır gelmişken Bakanlığa uğrayıp, Zarif Elmas’ın etki sahasına  girmeyen bir ihalenin dosyasını almak istedi. Günlerden Bayram arifesinden bir  gün önceydi ve dönüş uçağı mesai bitiminden iki saat sonraya rastlıyordu.  Dolayısı ile dosyayı en geç 17.00’de teslim alarak taksi-maksi kendini  Esenboğa’ya atması gerekiyordu. Öğleden sonra saat 15.00 civarında Bakanlığın  3.Katına geldi. Bu kat, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü Yapım Dairesi  Başkanlığı’nın bulunduğu ve İhale Şubesinin yer aldığı bölümdü. İhale  Dosyalarının hazırlandığı oda ise, asansörün etrafından dolanarak yükselen  merdivenin, kat sahanlığına çıkış noktasının karşısında, kapısı yana açılan bir  odaydı. Merdivenden çıkanın karşısına bir sağır duvar rastlıyordu.  
            .......... Herhalde bayram arifesi olduğundan o gün  Bakanlık da olağanüstü tenhaydı. 
            .......... Genel Müdür, dosya odasına uğradı, hazırsa  dosya almak istediğini söyledi, odadaki beş altı teknisyen büyük bir gayret  içinde ve hararetle evrak tanzimine çalışıyorlardı. Dosyaların ancak bir saat  sonra hazır olabileceğini ifade ettiler. Yani saat 16.00’da. Beklemekten başka  çare yoktu. Dışarısı soğuk, yakında bir saati değerlendirebilecek bir yer de  yoktu. Aslında sağda hemen koridorun başında çok iyi görüştüğü ve çok değerli  bir mühendis olan Şube Başkanı F.B.’nin odası vardı. Ona uğrayıp hem bir çayını  içip sohbet eder, hem de hazır olunca dosyayı ayağına getirtebilirdi. Ama Genel  Müdür, bu türde bir istismara hiç tevessül etmemişti. Makam sahiplerinin ve  makam odalarının bir saygınlığı vardı, hele devlet işlerinin görüldüğü yerde  laubalilik olamazdı. Bu nedenle, merdivenin sahanlık çıkışının hemen  karşısındaki sağır duvarın önünde dinelerek beklemeyi uygun buldu. Topu topu  bir saatlik bir nöbet tutacaktı. Mesleği icabı ayakta durmaya zaten alışıktı. 
            .......... Nöbete girmesinin onbeşinci dakikasında,  merdivenlerden bir grup insanın ayak sesleri duyuldu. Üç kişiydiler. Önde deve  tüyü paltosu ve fötr şapkası ile Zarif Elmas, arkasında sonradan birinin oğlu  olduğunu öğrendiği iki iri yapılı adamdı bunlar. 
            .......... Grup son basamaktan sonra, iki adım atarak  çıkış sahanlığının ortasına doğru geldi ve durdu. Genel Müdür, Zarif Elmas’ı  gazetelerdeki resimlerinden tanımıştı ama, Elmas telefonda gözlerinden öptüğü  genel müdürü tanımıyordu bile. Sağır duvar gölgede kaldığından, orada bir  kişinin durduğu zaten pek anlaşılmıyordu, anlaşılsa da “grup” için  farketmiyordu. 
            .......... Grup durduğu noktada beklemeye başladı. On  onbeş saniyelik bir beklemeden sonra, onların mevcudiyetini farkeden kat  odacısı koşarak geldi ve Zarif Elmas’ın eline sarıldı. 
              .......... -Zarif  abi, bayramın kutlu olsun ver elini öpeyim.. Zarif Elmas fötr şapkasını eliyle  arkaya doğru iterek, o elini odacıya uzattı. 
            Allah  razı olsun. 
            .......... Arkadaki, iri adamlardan oğul olanı, cebinden  çıkardığı bir tomar ellibinlikten bir adedini odacıya toka etti. Odacı koşarak  geri, yerine döndü. Grup beklemeye devam ediyordu. Birkaç saniye sonra bir  odacı daha koşarak geldi, el öptü, bahşişini aldı. Sonra bir daha, bir daha.  Sonra odalardan teknisyenler, memurlar .... hatta yan binadan bir takım  insanlar koşarak geliyorlar el öpüyor, bahşişlerini alıyorlardı. Bu bayramlaşma  merasimi olanca hızı ile devam ederken koridorlardaki koşuşmanın patır patır  ayak sesleri o kadar ayyuka çıktı ki, Şube Başkanı F.B. rahatsız olarak  kapısında göründü.... Gördüğü manzara cidden rahatsız ediciydi, ve bu olaya bir  son verilmesi gerekiyordu. Zarif Elmas’a doğru yürüdü, onu kolundan tuttu ve  odasına doğru çekti. 
            .......... -Zarif  Abi gel yahu bir çayımı, kahvemi iç..... 
            .......... Bu sırada Genel Müdür ile gözgöze geldiler.  F.B.’nin gözlerindeki ifade acı bir çaresizliğin ifadesiydi. 
            .......... Türkiye’de fazilet ve dürüstlük üzerine  kurulu Cumhuriyetin 70. Yılı idrak ediliyordu. 
            .......... 3 Temmuz 2008 
            .......... * 50.000 TL o zaman ~ 5 USD değerinde idi. 
            Şantiye 
            Öyküleri Kitabı Uğur Belger sayfası 
             
             
             
           |