|  
             BİR GECE İŞ MAKİNALARI NASIL KAÇIRILDI? 
            .............. Yıl 1976, yer yine Balıkesir Seka Kâğıt Fabrikası. İşin artık sonlarına  yaklaşıyoruz. Sahada olması gerekenden çok fazla iş makinesi var. Bir ara  konuşmalardan anladığıma göre şirketin elinde iş az makine çok zamanında buraya  fazla ekip gelmiş, kontrol amiri razı olmadığından fazla ekip geri  gönderilemiyor. Sözleşmede ne yazarsa yazsın kontrol amirimiz Zafer T. Nuh  diyor, Peygamber demiyor. Ne olursa olsun şantiyeden makine ayrılmayacak. 
            .............. Bir gün patron vekilimiz Ali S. Bey ve Şantiye şefimiz Feridun bey beni  karşılarına aldılar. Ne olursa olsun bu iş çözülmeliydi. Makinelerin  kaçırılmasında sorumlu olacak kişi doğrudan Kontrol amirinin karşısına çıkacak  hesap verecekti. Yani bir kurban aranıyordu. Elbette en akla yakın kurban  bendim, bekârım, şantiyenin en genç teknik elemanıyım, kısacası en uygun kişi  idim. Eğer bir sorun olursa firmam (Çavuşoğlu - Kozanoğlu) benim haklarımı  koruyacaktı. Niye itiraz edeyim ki? Hem bayağı eğlenceli bir maceraya  benziyordu. Hiç düşünmeden kabul ettim. 
            .............. Planlanan kaçırma gecesi öncesinde tüm hazırlıklar yapıldı.  Operatörler, yağcılar tembihlendi. Sadece bir makine bakıma gidecekti, görüntü  böyle olacaktı. Şantiye bakım atölyesinde yapılamayan bir bakım için gece  vardiyasının bitiminde 23.30 da şantiyeden çıkılacaktı. Buna göre kontrollüğe  bilgi verildi, izin alındı, şantiye kapısındaki bekçiye söylendi. Bir makine  için izin alındı. Üç adet skreyper, bir adet greyder ve iki adet dozer  hazırlandı. Dozerler için dorseler birkaç gün önceden geldi. Dorselerin  gelişinden şüphelenen olmamıştı.  
            .............. Karanlık basar basmaz giriş kapısından uzak bir noktada dozerler  yüklendi, skreyperler ve greyderler sıraya girdi. En ön sıraya Makine Mühendisi  arkadaşımız konvoy başı olarak geçti. Saat 23.30 da bir makine kapıya yaklaştı.  Sadece bir makinenin gideceğini bilen bekçi kapıyı açtı, tır üzerindeki dozer  ağır ağı kapıdan geçerken diğer makineler birden kapıya yaklaştılar. Ne  olduğunu anlayamayan bekçi kapıyı kapatamadan tüm makineler saha dışına  çıkmıştı bile. Benim görevim konvoyu bölgenin dışına çıkarınca bitecekti.  Şantiye kapısının yaklaşık bir kilometre ilerisinde Sekanın işletme girişi  vardı. Bir konvoy hızıyla gidene kadar Kontrol Amirine haber ulaşmıştı. İşletme  kapısının bekçisi, nasıl bir emir aldıysa konvoyun karşısına dikildi. Ama bir  bekçi koca konvoya ne yapabilirdi ki? Makineler bekçinin yanından geçip  giderken ben durduruldum. Kontrol amiri tarafından derhal makineleri geri  götürmem istendiğini söylediler. Tabii ki yapacak bir şey yoktu, konvoy  kaybolmuştu bile.  
            .............. Otele döndüm, gerekli yerlere bilgi verdim ve yattım. Sabah her zaman  olduğu gibi erkenden şantiyede idim. Görünürde bir şey yoktu, ortalık sakindi.  Kısa bir süre sonra Kontrol amiri Zafer T. Beyin beni istediği haberi geldi.  Fırtına patlamak üzereydi. Kontrollüğe gittim, vurdum kapıyı içeri girdim.  Zafer T. Bey belki kızgınlıktan belki uykusuzluktan kızarmış gözlerle bana  baktı, tek bir cümle söyledi. “Sizi bu şantiyede istemiyorum.” Kısmen  hazırlıklı olduğum için şaşırmadan ama sanki soran gözlerle baktım. “Makineleri  kaçırmana elbette kızdım ama en çok ‘gücü yetiyorsa gelsin Zafer Bey engel  olsun’ sözünü kabul etmiyorum.” dedi. Oysa ben böyle bir cümle kullanmamıştım.  Bilemiyorum, ya bekçi kendini kurtarmak için ya da Zafer Bey bana olan  kızgınlığını daha somut hale getirmek için ortaya böyle bir söz çıkmıştı. Böyle  bir şey söylemediğimi mırıldansam da tabii ki dinleyen olmadı. Otele döndüm. Benden  başka hiç kimseye soru bile sorulmamıştı. Daha güçlü olanların yerine benim  uzaklaştırılmam herkese yeterli gelmişti. 
            .............. Akşamüzeri  Ankara’da Genel Merkezimizden Ahsen A. Bey aradı. Aslında Ankara’da çalışan  ekip bizlerle asla konuşmazlardı. O günün hiyerarşisinde mümkün değildi. Ama  benim o andaki durumum biraz olağan dışıydı. Ahsen A. Bey benim yapmam gerekeni  yaptığımı, beni takdir ettiklerini söyledi. Benim için yeni bir şantiyenin yolu  görünmüştü. Önce bir haftalık izin, ardından Giresun’da Keşap – Espiye yolunda  Armelit Varyantı yerine yapılacak olan sahil yolu şantiyesi beni bekliyordu. 
            Şantiye 
              Öyküleri Kitabı Osman Akbaşak sayfası 
             |