|  
             EKİBİN ESKİ ARACI 
            ............. Aydın’dan Muğla’ya nasıl gidilirdi?  Çine-Muğla arası 366 kurbu olan bir toprak yoldu. Yol güzergahını Kayırlı  vadisine almıştık. Her sabah bizi araziye götüren aracı eski yolda bırakıyor,  dağı aşıp kayırlı vadisine iniyor, etüt işlemlerini yapıyor güneş ininceye  kadar çalışıp gene aynı yoldan yürüyerek aracı bıraktığımız yere dönüyorduk.  Ancak ekibimize verilen araç zar zor yürüyen, bazen bizi yolda bırakan bir  araçtı. O gün de aracın yanına vardığımızda şoförümüzü kaputu açmış motorun  üzerine eğilmiş bulduk. 
              ............. -“Siz gelmeden önce motoru çalıştırayım hazır  olayım dedim ama bir türlü çalıştıramadım.” Diyordu Şoförümüz. 
            ............. Biz de motora eğildik. Kimi arızanın motorda olduğunu söylüyor, kimi de  elektrik devresinde diyordu. Ancak zaman da hızla geçmekte ve hava da  kararmaktaydı. Şoför bir arkadaş direksiyona oturtmuş “gaz ver” diyor, kendisi  de eliyle motora dokunuyor ama motor “pır pır pır....” ediyor sonra gene  duruyordu. Hava da iyice kararmıştı. 
            ............. Biz böyle motora eğilmiş uğraşırken arkamızdan  biri: 
              ............. -“Kolay gelsin ! Bir arıza mı var motorda ?”  diye sordu. 
            ............. Dönüp baktım. Kravatlı ve takım elbiseli  biriydi. Her halde özel arabasıyla yoldan geçerken merak etmiş durup sormuştu. 
                ............. -“Evet bir arıza var ama bulamadık. Motor bir  türlü çalışmıyor.” Dedim. 
  ............. -“Ben yeni Bölge Müdürünüz Rıdvan Dedeoğlu !” 
             
               
              RIDVAN DEDEOĞLU 
            ............. Ben de hemen kendimi tanıttım. Önce benim,  sonra da ekibimin elini birer birer sıktı. Biraz ilerde siyah müdür makam aracının  başında şoförü bekliyordu. Haritayı açıp güzergahı anlattım. Her gün bu  dağı aşıp işyerine gittiğimizi söyledim. Araç hakkında bir laf etmedim. Not  defterine aracın plaka numarasını ve daha başka şeyler yazdı. 
              ............. -“Yarın sabah ekibine yeni bir araç  göndereceğim” dedi. 
            ............. O akşam aracı iterek çalıştırdık. Rıdvan Bey beni aracına almıştı. Birlikte  döndük Yatağan’a. Sabahleyin yeni bir arazi aracı ekip evinin  kapısında bizi bekliyordu. 
             
             
            ETÜT EKİPLERİNİN KONTROLU 
            ............. Ula’yı Köyceğiz’e bağlayacak Kapız denilen  çok sarp ve kayalık bir vadide çalışmaktaydık. Böyle yerler şimdi otoyol  projelerinde yüksek viyadüklerle geçiliyor. Haritası hava fotoğraflarından  yararlanılarak 1/4000 ölçeğinde alınmış. Başlangıçtan 3,5 km gidip 3,5 km.de diğer yöne  döndükten sonra başlangıç noktasının karşısına gelmekteyiz. Günde 3,5 enkesit  ancak alabiliyoruz. Çok sarp bir arazi, uçuruma uçmayalım diye belimize  bağladığımız ipin diğer ucunu ağaçlara bağlamaktayız. Böyle çetin bir arazide  böyle zorlu bir çalışma... 
            ............. Genel Müdürlük etüt ekiplerini kontrol için  Ankara’dan arazide çalışan ekiplere kontrol mühendisleri gönderirler yapılan  işleri yerin de kontrol ettirirlerdi. 
            ............. Bir gün yanında yol gösteren köylülerle  birlikte Ankara’dan bir kontrol mühendisi çıkageldi bu araziye. Kendisini  tanıttı. Tam çalışma anındaydık. İşi harita üzerinde anlattım kendisine.  Defterleri, notları gösterdim. Araziyi gözleriyle gördü. İnanamadı bir türlü  yaptığımız işlere. Olamaz dedi. Şaştı kaldı. Sonra başladı konuşmaya: 
              ............. -Ağaç altına oturup yazmışsınız bu ölçüleri,  bu kotları ... Tahmin etmişsiniz. Yoksa inilip çıkılmaz buralara. Değil mi ? 
            Adan düpedüz bizi uydurma iş yapmakla  suçluyor, bunca emeğimize ve çalışmamıza inanmıyordu. Bu sözlere, bu iftiralara çok canım sıkıldı: 
              ............. -İftira ediyorsunuz. Dedim. Sözlerinizi geri  alın. Yapacak çok işimiz var. Sizinle konuşmaya değmez. Ben işimin başına  dönüyorum. 
            ............. Onu arazide bırakmış ekibimin yanına  dönmüştüm. Biz neşe içinde en kesit almaya devam ederken  Genel Müdürlük kontrol mühendisi köylülerle birlikte araziyi terkediyordu. Gece İzmir’e döndüm. Sabah Rıdvan Bey’e çıktım. Olayı ve kontrol  mühendisinin iftiralarını anlattım. Aynı zamanda hüngür hüngür ağlıyordum.Rıdvan Bey beni teselli etti: 
              ............. -Ben sizin nasıl çalıştığınızı biliyorum. Üzülme!  dedi. (Bir daha o kimse benim bölgeme giremez! Sen işinin başına dön! 
            ............. Gerçekten o mühendis 2.Bölge’ye bir daha hiç  gelmedi. Sonra duyduk ki Karayolları örgütünden de  ayrılmış 
               
               
             
            PROF. SAİT YAŞAR 
            ............. Muğla’da Tersakan-Göçek arasını tünelle geçiş  için etüt yapıyor harita alıyorduk. Arazinin krokisini çizip miracıları  sıralayıp birer birer alet operatörüne okuttuğum miraları krokiye işliyordum. Birden yanımızdaki yolda bir Karayolları  pikabı durdu. Pikaptan inen: 
  ............. -Merhaba çocuklar ! Kolay gelsin ! Neler  yapıyorsunuz bakalım ? demişti. 
            Gelen Ankara’dan bir yetkili olmalıydı. 
                ............. -“Merhaba, hoşgeldiniz efendim.” Diye elini  sıkarken kendini tanıttı: 
  ............. -“Ben Sait Yasar. Ne güzel sizleri böyle  çalışırken görmek...” 
  ............. -“Hocam, siz Profesör Sait Yasar’sınız. Ne  güzel sizinle karşılaşmak ve elinizi öpmek diyerek eğildim. Elini kaçırtırken  öptüm. Biz sizin Nivelman, Takeometre ve Mühendislikte Topoğrafya kitaplarınızı  okuyarak yetiştik. 
            ............. Bir kenara oturarak başladık konuşmaya.  Ekipteki elemanlara da anlattım Sait Hocayı. Gerçi Yıldız’da bizim topoğrafya  hocamız Macit Bey’di ama bu konuda Teknik Üniversite Hocası Sait Bey’in  Topoğrafya kitabından başka bir kitap yoktu. Onun kitabını okumuştuk hep.  Öğrencileri ona Topo Sait derlerdi. Öyle duymuştuk. 
            ............. Karayolları Genel Müdürlüğü’nden kendisine  yaz aylarında bir araç verilir, şoför onu gezdirir, Karayollarının yaptığı  işleri görürmüş Sait Hoca. 
            ............. Ben de Karayollarının etüt ve aplikasyon  işlerini anlattım. El nivosunu, rhodesarc aletini, some kesiştirme usullerini,  kurblarda daire yayının kiriş boyu olarak küçültülüşü ve daha birçok pratik  konuyu açıkladım. En çok ta poligon noktalarında yatay açıyı iki kez ard arda  okuyarak kontrol edişimize büyük ilgi duydu. Notlar aldı. Bu bilgileri  kitabının yeni baskılarına yazacağını söylemişti. 
            ............. Karayolları anılarını anlatmakla bitmez.  Başka bir etkinlikte de anılar konusuna devam ederim. 
            ............. Herkese teşekkürler. Kalın sağlıcakla. 
            ............. (1)  :     Bu pencereleri nasıl açıp kapayacağız?  Lütfen, bir mekanizma projesi yap 
              
            Şantiye 
          Öyküleri Kitabı Mukadder Özakman sayfası 
                        |