|  
             KENAN  USTA’NIN DÜŞÜNME PAYI 
                       Fabrika Müdürü günlük  imalat programını bir gün öncesinden imalat formeni Nail Kalfa’ya vermişti.  Nail Kalfa ile 52 ve 72 m.lik iki çift-te kalıbının aynı gün dökülüp  dökülemeyeceği konusunda ciddi bir anlaşmazlıkları vardı. Nail kalfa daha küçük  olan Bornova’daki imalathaneyi epeyi bir süredir tek başına ve biraz da başına  buyruk olarak yürütmeye alışmış ve bu tek başınalık durumunu iyice benimsemiş  olduğundan, yeni fabrikayı kurmak ve yürütmek üzere tayin edilmiş Fabrika  Müdürü’nü hiç kabul edemiyor, bu yeni durumu içine sindiremiyordu. 
                       Yeni fabrika susuz  bir yaz döneminin ardından altı ay gibi kısa bir zamanda kurulmuş ancak ilk  programa göre iki aylık bir gecikme ile imalata girmişti. Bornova’daki atölyede  başlanmış ancak oradaki imalat kesilerek, geri kalanı Cumaovasındaki yeni  fabrikada devam edilmek üzere bekletilen iki proje vardı. Bunların  imalatlarının, müşteriler yönünden bir protesto gelmemesi için çok kısa bir  zamanda bitirilmesi gerekmekteydi. Programda kritik hat çift-te imalatından  geçmekteydi ve bunda aksamamak için her iki kalıbın aynı gün içinde dökülmesi  şarttı. 
                       Nail Kalfa, kendi  hesapları (!) ve tecrübesine göre, böyle bir yüklü programın hergün, günlük  olarak uygulanamayacağı görüşünde idi, dolayısı ile çözüm olarak hergün 52  m.lik kalıbın dökülmesi, buna ek olarak iki günde bir 72 m.lik kalıbın  dökülmesini öneriyordu. Halbuki Fabrika Müdürü gözlem ve süre hesapları ile her  iki kalıbın aynı günde rahatça dökülebileceğini öngörüyordu. İlk üretim ayında  Nail kalfanın önerisi uygulamaya konuldu. Kadroda bir işbölümü analizi  yapılınca 9 kişilik kadronun 11 kişiye çıkarılması ile darboğazların  aşılabildiği ve her iki kalıbın aynı gün dökülebileceği ortaya çıktı. Fabrika  Müdürü, Nail kalfaya bu talimatı verdi. Ama Nail kalfa direniyor, bir şeyler  yaratıp imalatı geciktiriyor ve 72 m.lik kalıbı bir gün sonraya sarkıtıyor ya  da ekibi fazla mesaiye zorluyordu. Fabrika Müdürü ile bu konuda birkaç kere  tartıştıktan sonra, “O zaman biliyorsanız siz yapın!” biçiminde efelenince, Fabrika  Müdürü bu efelenmenin ertesi günü çift-te imalatının başında bizzat durup her  iki kalıbın imalatını, mesainin bitim saatinden yarım saat önce, tamamladı. Zorlama  olmadan. O günden itibaren her iki kalıpta da muntazam bir biçimde günlük  olarak üretim yapılmaya başlandı. 
                       Ancak Nail kalfa’da  oyun bitmezdi. Haftada bir iki defa “Efendim şu oldu, bu oldu” gibi mazeretler  üreterek Fabrika Müdürünü yokluyor ve her seferinde de, mantıklı bir çözüm  bulunarak geri püskürtülüyordu. Bir gün öğle saatlerinde, 72 m.lik kalıbın  öngerme telleri çekilirken, koşarak Fabrika Müdürüne gelmiş, “Efendim öngerme krikosu arızalandı, çekme  yapamıyoruz !” raporunu vermişti. Bu çok ciddi bir sorundu çözümü de pek  kolay değildi… 
                       Firmanın bir adet  hidrolik çekme krikosu takımı vardı ve yedeği yoktu. Aslında bazen, hava habbesi  oluşması dolayısıyla kriko kilitleniyor ancak krikoyu birkaç defa baş aşağı ve  kıç üstü getirmek sureti ile sistem habbeyi atıyor, kriko tekrar çalışmaya  başlıyordu. O gün ne kadar uğraştılarsa da krikoyu bir türlü çalıştıramadılar.  Nail Kalfa muzaffer bir eda ile ortalıkta dolaşıyor ve “Ben söyledim, kriko bu  kadar yoğun imalata dayanamadı iflas etti !” diye caka satıyordu. Filhakika  Bornova’daki günlük imalatta kriko 10 tel çekerken, yeni düzende 24 tel  çekiyordu, ama Nail Kalfa’nın bunun bir donatımın ömrü ile ilgili olduğunu,  günlük çalışması ile ilgili olmadığını kavraması mümkün değildi. 
                       Kriko’nun tamir ettirilmesinden  başka çözüm yoktu. Tamir için de hemen akla gelen isim Kenan Usta idi (Kenan  Şenözen rahmet istedi). Kenan usta şirketin tüm makine tamir ve yenileme  işlerini yapan son derecede ehil bir teknisyendi. Bir mühendis kadar hesaba  aklı yatan ve pratiği ile bir derya olan nadir bir insandı. Ağır adamdı ama  bilgisi ve yeteneğine diyecek yoktu. Hatta bu yeni fabrikanın inşası sırasında  Marmara Adasındaki taş ocaklarında çalışmaktan hurdaya çıkmış paletli bir  kepçeyi, neredeyse bedavaya, firma sahiplerine aldırmış ve pejmürde bir  vaziyette alçak-kasalı bir treylere bindirilerek İzmir’e getirilen bu makineyi  iki ayda tamamen demonte, tamir, ıslah ve monte etmiş, ayağa kaldırmıştı. O  yıllarda (1973) Cumaovası-İzmir arasında iletişim manyetolu telefon ile sağlanabiliyordu  ! Fabrika Müdürü-telefona sarıldı ve Kenan ustanın telefonunu YILDIRIM ! olarak  yazdırdı. Telefon bir saat sonra bağlandı. Saat Ö.S. 15:00 olmuştu. Kenan usta  telefonu açtı: “Alo Buyrun”, “Kenan usta  merhaba, ben ….., yandık, öldük, mahfolduk.” “Hayırdır ne oldu ?” “Yandık be  Kenan usta, bizim hidrolik öngerme krikosu arıza yaptı, düzeltemiyoruz. İmalat  yarım kaldı; ne olur gel şu işi hallet.” Kenan usta mesajı almıştı. Fabrika  Müdürü hiçbir zaman bu kadar telaşlı konuşmamıştı. “Peki peki …. Bey üzme kendini. Hallederiz. Siz bana bir araba  gönderin. Beşte gelsin beni Alsancaktaki atölyeden alsın.” Kısa ve öz. Fabrika  Müdürü birden rahatladı ve şoför Şevket’i buldurdu; külüstür Willy’s jip  kamyonetle Alsancak’a doğru yola çıkardı. Fabrika’dan Alsancak’a gidiş 1:5 saat  dönüş 1.5 saat orada bekleme yarım saat eder 3,5 saat, kurtarıcı 18,30’dan  önce gelemezdi. Yani paydos sonrasına bir ekibin fazla mesaiye kalması  gerekiyordu. Tamir bakım atölyesi 4 kişi, çift-te imal ekibinden 4 kişi, kalfa,  1 aşçı ve Fabrika Müdürü eder 11 kişi kriko tamirinin merasim ekibi olarak  kaldılar. 
                       Kenan usta her  zamanki zaman tanımaz yavaşlığında hareket etmemiş ki, hurda jip kamyonet  değerli misafiri ile saat 18.30 da fabrika giriş kapısında göründü. Herkes  rahatlamıştı. Erken bir bahar gününün sıcak bir akşamı idi. Kenan usta  merhabalaşma ve ayakta hoş beş faslından sonra, giriş kontrol kulübesi ile  jeneratör odası arasındaki, jeneratör suyu soğutma havuzunun önünde bulunan  bankoya güzelce oturdu ve çehresinde her zamanki altın dişlerini açığa çıkaran  gülümseme ile sohbete başladı. Krikoyu sormadı bile. Konu paletli vinç, portal  vincin kesilen tekerlekleri, RUSTON jeneratörün subaplarının komparatör ile  ayarının nasıl yapılması gerektiği gibi dallarda dolaşıyor bir türlü krikoya  gelmiyordu. Fabrika Müdürü ve evinde telefonu olan birkaç kişi, akşam  saatlerinde azalan telefon trafiğinden imkân bularak evlerine gecikeceklerine  dair haber vermişlerdi ama Kenan ustayı tanıdıkları ve arızanın ciddiyetini  hissettikleri için saat verememişlerdi. Gece 10:00 mu 12:00 mi artık orası  meşkuktu !... 
                       Saat 19.30 oldu.  Kenan Usta sohbeti kesti ve “Yahu siz acıkmadınız  mı ? “ Deyiverdi. Aslında herkes acıkmıştı ama bir an önce ne yapılacaksa  yapılsın da fazla gecikmeden eve gidelim havasındaydı. Mesaiye bırakılan  aşçının zaten hazırlamış olduğu alaminüt bir yemeği yemek üzere nöbetçi ekip,  grup halinde işçi yemekhanesi barakasına yürüdü. Yemek yine tatlı sohbetlerle  kırkbeş dakika sürdü. Saat 20.15’te ağır adımlarla girişteki bankoya dönüldü ve  sohbet devam ederken kahveler içildi. 
                       Fabrika Müdürü canı  tez bir adamdı ve zamanın bu şekilde ısraf edilmesinden son derecede rahatsız  oluyordu. Kenan usta’ya saygısı sonsuzdu ama bu sefer ciddi olarak sinir  sistemi zorlanmaktaydı. Saat dokuza doğru, dayanamadı, “Kenan usta yahu, artık şu bizim bugünkü konuya dönelim.” Diye ikaz  etti. Kenan usta “Olur haklısınız.” Diyerek bazı şeylerin hazırlanmasını talep etti: 
           “Aşağıdaki yemekhane iyi, oraya bir iki  seyyar lamba ilave edin.” 
           “İki uzun masayı uc uca ekleyin üzerine beyaz  örtü koyun” 
           “Lokma takımı götürün” 
           “Allen anahtar takımı götürün” 
           İsteklerin yenileri, bir önceki isteğin  yerine getirilmesinden sonra yapılıyor ve böylece götürme zamanı süreye ilave  olarak kazanılıyordu.” 
           “İki ağızlı anahtar takımı”, 
           “Kauçuk çekiç”, 
           “Tornavida takımı yassı uç, yıldız”, 
           “İki tane temiz çanak”, 
           “Üstüpü; temiz bez” v.b. …. 
                       Bütün takımlar  taşınıp masaya dizildikten sonra en kritik komut geldi: 
           “Kriko ve hidrolik pompa ünitesini aşağıya  götürün ve masanın üzerine yerleştirin. 
                       Saat 21.30 olmuştu. Kenan usta yerinden  kalkarak ağır adımlarla yemekhaneye yöneldi. Tabii arkasından tüm nöbetçi ekip. 
                       Kenan ustanın ceketini çıkarıp, krikoyu  sökmesi ve gereken işlemleri yaparak monte etmesi, sonra de elini yıkayarak  ceketini giymesi yarım saat sürmüştü. Saat 10.00’da kriko çalışır vaziyette  masanın üzerinde kılıç balığı gibi yatıyordu. 
                       ………………… 
                       Fabrika Müdürü, Kenan usta’nın vedalaşmak  üzere elini sıkarken sordu.. 
                           “Kenan  usta yarım saatlik bir iş için niye üç saat oyalandın ? Allahını seversen  söylesene.” 
                           “ ……….  Bey, bu cihazı hayatımda ilk defa sökecektim.” 
                       Fabrika Müdürü iki şeyi ertesi sabah  ajandasına yazdı: 
            
              - Önemli  bir işe soyunacaksan kendine düşünme ve planlama payı tanı.
 
              - O  işi yapmak için gerekli tüm alet ve gereçleri hazır etmeden işe başlama.
 
             
                       Mart 2010 
            Mühendisçe Sanat  Kitabı Uğur Belger sayfası 
                      |