1) Bugün CHP’nin iktidar tarafından yoğun bir saldırı altında olduğunun bilincindeyim. Ancak bu koşullarda bile cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Doster’in işgal altındaki adalar ile ilgili yazısında CHP genel başkan yardımcısı Sayın Ünal Çeviközü şiddetle kınıyorum. Çeviköz yazısında “CHP’li milletvekillerinin Ege adaları ile ilgili basına demeç vermemelerini istedi. Kastettiği adalar, Ege denizindeki tereddütsüz Türkiye’ye ait olan 18 ada ve kayalık. Ve diyor ki bu adalar kısa vadede bazı çevrelerde heyecan yaratabilir!!! Ancak orta ve uzun vadede ne CHP kazanır, nede Türkiye!!!
Ben bu talihsiz demeci şiddetle kınıyorum.
O adalar TÜRK ulusunundur.
Sayın Kılıçdaroğlu’ndan acilen bir açıklama bekliyorum.
2) Bu gün ülkemiz tam bir ekonomik yıkımla karşı karşıya. Oysa büyük Önderimiz M. Kemal Atatürk Anadolu’nun zenginliklerini keşfettikten sonra; Türkiye 1930’dan itibaren tam 16 yıl boyunca, dış ticaret fazlası vermiş ve bugün dahi gıpta edilecek bir rekor kırmıştır.
Ben pek çok uzman niteliği taşıyan arkadaşlarımla ekonomik çözümü Anadolu zenginliklerinde arıyorum.
3) Ülkemizin bugün en önemli bir diğer sorunu ise işsizlik. Şimdi Sayın ülkemizin değerli petrol uzmanı Sayın Nejdet Pamir’den bir alıntıya göz atalım.
Küresel iklim değişikliğinin hızla yaklaştığı şu günlerde, yenilenebilir enerji sektörü halen dünyada, on bir milyon kişiye iş sağlıyor. Ülkemizin koşullarını göz önüne alırsak; şu gün Anadolu’muzda güneş ve rüzgâr enerjisi için yaklaşık üç milyon eğitimli gencimize ihtiyacımız var. Bazı çevrelerin bu gençlerimize yurt dışındaki ülkeleri teşvik etmesini anlamıyorum. Kaldı ki her geçen gün dünyamızda yenilenebilir enerjiye daha çok gereksinim duyacağız.
4) Anadolu’da tarımın öneminden söz ederken şu gerçekleri göz önüne almalıyız
a) Önümüzdeki günlerde tüm dünyayı bekleyen en büyük tehlike AÇLIK
b) Önemli buğday üreticisi Kazakistan diğer ülkelere buğday ihracatını durdurdu.
c) Rusya arpa ve buğday ihracatına kısıtlama getirdi.
d) Hindistan, Vietnam ve Kamboçya pirinç ihracatını askıya aldı
e) Mısır bakliyat ihracatını durdurdu.
f) Sırbistan diğer ülkelere ayçiçek yağı satışını yasakladı.
h) Bulgaristan tüm marketlerde yerel ürün satma zorunluluğu getirdi.
Bu sözlerim anlayana veya anlamak isteyene; ANADOLU’MUZUN TARIMSAL POTANSİYELİ o kadar zengindir ki hiçbir zaman ve hiçbir koşulda daha onlarca yıl ülkemize yetecek düzeydedir.
Onun içindir ki Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde Anadolu’da arıyorum ülkemizin sorunlarının çözümünü, İsviçre’de, Hollanda’da değil
Bu yazımı yazarken benim için çok önemsediğim 19 Mayıs Atatürk’ü anma, gençlik ve spor bayramını televizyon kanallarından gözledim. Bütün vatan boydan boya harika diyebileceğim, görsellere tanık oldum. Hatta genellikle yandaş medya dediğimiz bazı kanallarda bile Atatürk sevgisi vardı. Gerçi bu günde Atatürk’ümüzü hiç anmayan kanallar da vardı şüphesiz, onları önemsemiyorum.
Şimdi bazı kafaların!!! Atatürk’ümüzle kıyaslamaya cüret ettikleri Abdülhamit’in şu sözlerine dikkatinizi çekmek isterim. “Bizim memleketimizde halk henüz çok saftır. Çok az okumuştur. İnsanlarımıza çocuk muamelesi yapmaya mecburuz. Halkımızın zihnini zehirleyecek her şeyi onlardan uzak bulundurmalıyız.”
Oysa o kafada olanların kıyaslamaya cüret ettikleri Mustafa Kemal Atatürk onuncu yıl nutkunda söyledikleri ne kadar farklıdır. “Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır. Türklük benim en derin güven kaynağım, en engin övünç kaynağımdır. Ondan daha eski ondan daha temiz, bir millet yoktur.”
Atatürk’ümüzün devrim liderleri ile ilgili bir paylaşım.
16 Mayıs 2020 tarihinde Almanya’da yayın yapan History Life dergisi yeni sayısında en büyük devrimciler kapağında Cumhuriyetimizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yer vermiştir yanındaki liderler ise yüzyılımıza damga vurmuş isimler. Bu kapak belki ülkemizdeki bazı yobazlara ders olur.
Son sözlerim; ekonomik çözümlerimizi, hayat pahalılığını, aydınlık Türkiye’yi, işsizliği Atatürk’ümüzün izinde Anadolu’da aramaya devam edeceğim.
Hüseyin Öklem’in önerileri:
Ana muhalefet partisi başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, geçtiğimiz günlerde kamuoyuna ve iktidar partisine yaptığı 16 maddelik uyarılarına katılıyorum.
Ancak ben yine Hüseyin Öklem dostumun eklediği aşağıda sıralayacağım konuları da Sayın Kılıçdaroğlu’ndan duymak isterdim.
1) Özelleştirip yağmalanan kamu kuruluşların tekrar devletleştirilmelidir.
2) Tekel, Seydişehir alüminyum, SEKA kâğıt fabrikasını ve şeker fabrikalarını kamulaştırmalıyız.
3) Hakkâri Çukurca’da 15000 kişiye iş olanağı sağlayan çinko kimyasalları fabrikasını açabilmeliyiz.
4) Özelleştirilen elektrik ve dağıtım şirketlerini devletleştirmeliyiz.
5) Etibank bünyesinde Bayburt Aydınlık köyünde 1500 kişiye iş olanağı sağlayacak amber madenini işletmeye açmalıydık.
6) Bitlis sigara fabrikasını kamu eliyle tekrar kurmalıydık,
7) Van, Bitlis, Diyarbakır, Mardin’de kamunun sahipliğinde gübre fabrikalarını tekrar kurulmalıdır.
8) Kapatılan ve arazileri yağmalanan et, süt ve balık tesislerinin hepsi yeniden açılabilmelidir.
Doğu Anadolu da bizim, güneydoğu Anadolu da bizimdir. Ulusal barışımız için o bölgeleri kalkındırmak tarihi sorumluluğumuzdur.
Çok önemli bir not: Yıllardır yakından takip ettiğim Ilısu barajının ilk türbini hizmete girdi. Bu baraj için hiç bir ülke Türkiye’ye kredi açmadı. Bu projenin daha geniş ve ibret alınacak öyküsünü daha sonra Sayın Dursun Yıldız’dan alacağım destekten sonra sizlerle paylaşacağım.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html
|