16 Nisan 2020

Covit 19 salgınından sonra nasıl bir dünya olacak?

Yazımın ana konusunu geçtiğimiz hafta yazımda sizlerle paylaşmıştım.

Bu pandemik olarak açıklanan ve tüm dünyayı etkileyen Covit 19 salgınından sonra nasıl bir dünya olacak? Ve ülkemiz bu salgından nasıl etkilenecek?

Çok yakın bir dost bana şu tavsiyede bulundu. “Bu salgından sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.” Ancak ne olacak sorusuna hiçbir yanıt vermiyorlar. Ben düşüncelerimi açık yüreklilikle sizlerle paylaşacağım.

1) Öncelikle şunu ifade etmek isterim. Ben bu yazımı aslında 11 Nisan’da yazacaktım. Fakat o akşam tanık olduğum olayları açıklamada çok güçlük çektim. Tüm ülkemizde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde, ülkemizde batısında doğuya, kuzeyinden güneyine çıkan olaylara bir yorum bulmakta zorluk çektim.

Bulunduğum kentte marketlere hücum edenleri gözledim, kullandığı arabaların markası bu kalabalığın bir zamanlar orta direk olarak nitelendirilen kesimdi. Ne ülkemin yoksulları, ne de en üst zenginlerimiz yoktular. Yani bir ülke için orta direğin yıkılmasını gözlemledim.

Ve düşündüm, Kurtuluş Savaşı günlerinde Dumlupınar’dan İzmir’e kadar bir taraftan Anadolu kentlerini yakıp yıkan düşmanla savaşırken yiyecekleri ise bir tayın yulaf ekmeği ve üzüm hoşafıydı. O kahraman askerlerimiz tam dokuz günde İzmir’e girmişlerdi. Peki, bu ülke büyük önderimiz Gazi Kemal Paşa’nın döneminden bu gün neden, nasıl bu hale getirildi?

2) Tek kutuplu dünyanın hegemon devleti ABD’nin kalıntısı olan Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlar tarihe karışacak.

3) Bir açıklama Fransa Başkanı Makron’dan geldi. Başta kendi ülkesi olmak üzere yüzyıldır acımasızca soyulan Afrika’ya olan borçlarını silelim dedi fakat ABD’nin Başkanı Trump buna izin vermeyecek. Çünkü Afrika artık Çin’e aittir.

4) Bu gün dünya başka bir savaşa tanık oldu; petrol savaşı. Bugüne kadar ABD’nin güdümünde olduğu sandığımız Suudi Arabistan üretimi kısma konusunda Rusya ile anlaşma yaptı. Karşılığında Rusya’dan buğday ithal etti. Oysa daha birkaç gün önce Rusya buğdayını stratejik ürün ilan etmişti. Gıdanın artık petrolden daha önemli olacağı günler başladığını yorumlayabilir miyiz?

5) Semavi dinlere olan inançlara güven önemli ölçüde azalacak. Geçmişte bir başka pandemik salgın olan veba salgınında papazların görevi bırakarak kaçması sonucu Hristiyanlıkta din adamlarına olan inanç kalmadı. Bu da Avrupa’da dinde reformun yolunu açtı.

6) Türkiye’deki siyasi partiler bugünkü, (buna muhalefet partileri de dâhil) yeni bir siyaset anlayışı oluşacaktır bunların yerine meslek kuruluşları, planlama teşkilatı gibi kurumlar olacaktır. Yani partisiz demokrasi ve Kemalist bir ülkeye gereksinim duyulacaktır.

7) Ülkemiz için ise şunları söylemek isterim. İstanbul Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu “Bizim barajlarımız yeteri kadar dolu” diyor. Kendisini lütfen uyarın. Kuru bir yaz geldiğinde o barajlarda bir gram su kalmaz.

Şimdi sizlere bir İstanbul hikâyesi anlatayım:

Bir zamanlar Konstantinopolis (bu günün İstanbul’u) koskoca Bizans ülkesinin başkentiydi. O zamanlar sadece İstanbul söz konusu idi koskoca imparatorluk ihmal edilmişti.

Fatih Sultan Mehmet 29 günde İstanbul’u alınca imparatorluk tarihe karıştı. Daha sonra Osmanlı yıllarca aynı hataya düştü tüm yatırımlar saraylar İstanbul’a yapılıyordu sonuçta tüm ülke Anadolu ve Trakya ihmal edildi.  Anadolu Celali isyanlarıyla boğuşurken sarayın umuru bile olmadı.

Onun için Gazi Kemal Paşa bütün gücü Anadolu’ya taşıdı ve o günlerde tek bir sarayın olmadığı Ankara’yı başkent yaptı.

Sözlerimi burada sonlandırırken belki birilerine ders olur umut ederek yazımı sonlandırıyorum.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html