07 Şubat 2020

Ülkemizin bir haftalık gündemi ...


Bu yazımda Türkiye’nin bir haftalık gündemini yorumlayacağım.

1) Öncelikle İdlip’ten gelen Yedi asker ve bir sivil yurttaşımızı kaybetmemizin acısını daha içimize sindiremeden bu kez acı haber Van’dan geldi. şimdilik 33 kaybımız var. İlgililer bu bölgede her yıl bu çığın tekrarlandığını ifade ediyorlar. Oysa burada bir tünel yapılmalıydı. Ülkemizin üstünde kara bulutlar dolaşıyor. Tüm kayıplarımız için başsağlığı diliyorum, hastanelere ulaşan yaralılarımız için acil şifalar diliyorum. ÜLKEMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN. 
 
2) Deprem gerçeği;
Hafta boyunca tüm televizyon kanallarının yayınlarında deprem vardı. Konuşmacılar ya jeofizikçiler ya da jeologlar.

Ülkemiz büyük bir deprem ülkesidir. Tek çözüm sağlam her türlü depreme dayanıklı yapılar yapmaktır. Bugün ülkemiz inşaat mühendislerinin bu kapasitesi fazlası ile vardır.

Şayet depremlerde büyük bedeller ödemek istemiyorsak kamu yapıları için okul, hastane ve benzeri yapılar yapacak müteahitlerin belgeleri İnş. Müh. odasınca verilmelidir.


3) ABD’de Trump’un azledilmeyeceği belli oldu. Üstelik dünyaya ve insanlığa yakışmayan kendi ülkesinde bile dünyanın en çok yalan söyleyen kişisi olarak tanınan bu şahıs yeniden başkan seçilecek gibi.

ABD vatandaşları için tek gerçek çıkarlarıdır. Gerisi onları hiç ilgilendirmez. Sorsanız Türkiye nerede diye, inanın ki bilmezler. Dünyamıza çok yazık olacak.

4) İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrıldı, hatta Polonya da ayrılmayı düşünü-yormuş. Yani Avrupa Birliği çözülüyor. Almanya’nın ekono-mik gücü Avrupa’yı kurtar-maya yetmeyecek gibi…

İngiltere dünya liderliğini ABD’ye terk etmeden önce dünyaya hatta en çok Ortadoğu’ya ve de ülkemize kötülükler yaptı. Her ne kadar Çanakkale’de dersini aldıysa da Yunanlıları silahlandırarak ülkemize sürdü.

Ama ülkemize çok büyük yararı oldu büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün tarih sahnesine çıkmasına neden oldu.

İngiltere’nin bundan sonra ülkemizle daha yakın işbirliğine yöneleceğini düşünüyorum.

5) Bir efsanenin çöküşüne tanık olmak, “KIZILAY”

Yazılarımı paylaşan dostlar, lütfen Google’dan Kızılay’ı-mızın tarihçesine göz atsınlar. 230 yıl ülkemize fedakârca, yüreklice mücadele etmiş bir kurum.
Yıllarca çeşitli isimlerle anılmış en son Gazi Mustafa Kemal’in Kızılay adını verdiği bir kurum. Görevlilerin hiçbir çıkar sağlaması söz konusu olmayan bir yapı.

Bir de aynı amaçla kurulan Türk Hava Kurumu vardı.  O günlerde kurban derileri bu kuruma bağışlanıyordu. Ancak daha sonra bazı karanlık kurumlar kurban derileri toplama işine ortak olmuştur.

Neyse biz tekrar Kızılay efsanesine dönelim. İşte son günlerde bu kurumun çöküşüne tanık olduk. Bir gün Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki çıkarsız yıllara dönmesini dilerim.

6) Corona virüsü; yine ülkemizde son günlerde kamuoyunda en çok konuşulan konu oldu. Ben de herkes gibi pek çok uzmanın bilgilendirmelerini dinledim. Ben bugün Çin’deki bu gelişmeleri farklı yorumlayacağım.

Çin şu anda olağanüstü zor günler yaşıyor. Hatta stratejik ortağı Rusya bile, Moğolistan ve hatta tüm dünya Çin’i karşısına aldı. Şu anda Çin borsasının zararı 3 trilyon dolar.

Oysa Çin şu anda halen dünyanın en büyük ekonomik gücü ve diyorum ki; dostluk böyle zor günlerde olur.

Mesela Pekin’de hiç bir olay görülmüyor, Türkiye en üst düzeyde bir kadroyla Çin devletini ziyaret etmelidir diye düşünüyorum. Hatta Çin ile ortak bir üniversite kurulması talebini istemeli. Hatta bu üniversitede mikro biyoloji dalı olmalı. Bir kuşak, bir yol projesi ile ülkemiz dâhil tüm dünyada etkili olan Çin devleti özellikle ABD’nin açık, açık bu bir kuşak bir yol projesi tüm dünyayı etkilemesini mutlaka engel olunmalı dedi.

Lafı uzatmayalım Çin’in bugün gerçek dostluğa gereksinimi vardır. Özetle Türkiye bu dostluğu en üst düzeyde göstermelidir.

7) Sayın Erdoğan’ın Ukrayna gezisi ve sonuçları: Hatırlarsanız bir Rus uçağını düşürmüştük bir zamanlar, Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu arasında tartışma çıkmıştı “Ben emir verdim” diye. Neyse konumuz bu değil Sayın Erdoğan’ın Ukrayna’ya yaptığı ziyaret ve silah alınması için 200 milyon lira bağışı ise Rusya için “bir kaç uçak düşürmekten” öte bir şey.

Türkiye Kırım için Birleşmiş Milletlerde yapılan oylamada ısrarla Kırım Ukrayna’ya ait demişti. İşte o zaman Rusya Dışişleri Bakan sözcüsü Bekoyava “Bizden Kırım’ı almayı düşünen ülke veya ülkeler nükleer savaş dâhil her türlü savaşı göze almalıdır. Sadece Türkiye hariç, onların bu davranışının iç politikaya yönelik olduğunu varsayıyoruz” açıklamasını yapmıştı.

Son Ukrayna gezisinde Erdoğan’ın aynı tutumu devam edince Rusya Savunma Bakanı, “Sayın Erdoğan’ı ısrarla Kırım’a davet ediyoruz, kendi gözleriyle oradaki Türklerin ne kadar mutlu olduklarına tanık olabilir” dedi.

Şu açıkça bellidir, Rusya bugün Türkiye’yi karşısına almayacaktır. Tabii ki bir yere kadar. Zaten şu anda Putin hızla düşen petrol fiyatlarına karşın Arabistan’a petrol üretimini azaltması için baskı yapmaya çalışıyor. Gerek Libya’daki gerek Venezüella’daki petrol üretimindeki kesintilere baktığımızda ABD ile Rusya arasındaki mücadelesinde petrol fiyatları çekişmesi bize önemli bilgiler verecektir. Bizi ilgilendiren yanı ise petrole ve doğal gaza bağımlı olan ülkemizin çıkarları ile Rusya’nın çıkarları farklıdır.

8) ABD yaklaşık 50 yılı aşkın ülkemizi siyasetimizi yönlendirmek gibi çirkin alışkınlıklarından vazgeçmedi. İşte size ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’in Ankara yönetimine ibret alınacak mesajı “Esat rejimi, İran ve Rusya bilmelidir ki İdlip’teki saldırılar kesinlikle kabul edilemez. Erdoğan deneyimli bir lider, kendisi bizim ortağımız!!! ve NATO müttefikimiz, onun yanındayız. Kendisine Putin’e kesinlikle güvenmemesini açıkça söylemiştik.

Benim yorumum; 50 yılı aşkın ülkemize yaptığınız çirkin ve rezil uygulamalardan bu ülke bıktı şimdi ülkemizde halkımızın çok büyük çoğunluğu ABD’den nefret ediyor ve yine son yapılan uluslararası ankette dünyanın en sevilmeyen ülkesi olmuş.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/
Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html