13 Ocak 2020

Türk Akımı, Yol arkadaşımız Putin,
Ülkem, bölgemiz, hatta dünyamız için önemsediğim konular...

Türk Akımı
Türk gazı için yapılan törende benim dikkatimi çeken şahıs Bulgaristan başbakanıydı. Aslında bu doğal gaz boru hattı, doğrudan Avrupa’ya bu ülke üzerinden gidecekti. O zamanlar ABD’nin etkisi altında kalan Bulgaristan bu boru hattına “benim münhasır bölgemden geçiremezsin” diyerek karşı çıktı.

Putin bunun üzerine Bulgaristan yetkililerine şu ağır ifadelerle seslendi.  “Yazıklar olsun, ülkenizin Osmanlı idaresinden kurtulması için on binlerce Slav kanı akıttık.” Bu söz üzerine aynı gün “Bu boru hattı bundan böyle Türkiye’den geçecek ve adı Türk akımı olacaktır” diye ekledi.

Buradan çıkarılacak önemli dersler var:

1) Sırtını emperyalist ABD’ye dayarsan bedelini ödersin.

2) Rusya ve doğal gaz konusunda uzman bir akademisyen şöyle söylemişti. “Putin ile petrol ve doğal gaz dansı yapmak çok zor ve bir o kadar da tehlikelidir.”

Şimdi artık Türkiye’nin Ruslarla yaptığı anlaşmanın içeriğine göz atabiliriz.

A) Bu anlaşma 25 seneyi kapsıyor. Bu gazın parasını her koşulda ödemekle yükümlüyüz. İhtiyacımız olmaması halinde sadece 3 miyar m3 kadar depolayabiliyoruz.

B) Diyelim ki küresel iklim değişikliği nedeni ile rüzgâr ve güneş enerjisi çok önem kazandı. Sonuç olarak biz de yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yaptık. Alamayacağımız gazın parasını ödemeye devam edeceğiz.

Yol arkadaşımız Putin
En önce yol arkadaşımız Putin’i çok iyi tanımamız gerekiyor.  

1) Putin ülkesinin silahlı gücünü diplomasi alanında en ustaca kullanma yeteneği olan bir liderdir. Hem karada, hem havada, hem de denizdeki gücünü ve hatta gerek Pentagon’un, gerek NATO’nun yeni savaş konseptinde uzayı da savaş alanı kabul etmesini ve tüm konulardaki gücünü diplomaside ustaca kullanma yeteneği vardır.

2) Bir NATO üyesi olan Türkiye ile yol arkadaşlığının kendisine Avrupa’da getirdiği avantajı alabildiğine kullanabiliyor.

3) ABD ile Çin arasında ki büyük mücadelede, “Rusya’yı yanımıza çekmek zorundayız” diyen batılıların bu yaklaşımını ustaca kullanabiliyor.

4) Bir de yeni yol arkadaşımız Putin’in İki uçak olayındaki diğer yüzüne bakalım.

Bunlardan birisi Rusya’nın bir savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi. Hani başbakan Davutoğlu’nun “Emri ben verdim” Sayın Erdoğan’ın da “Hayır emri ben verdim” kavgasını bilirsiniz. İşin ciddiyeti anlaşılınca “Vuran Fetöcü bir pilotmuş” diyerek geçiştirildi.

Bir başka uçak krizi daha oldu. 2012 senesinde Suriye’ye giden bir kargo uçağı, F16’larımızla Esenboğa hava alanına zorunlu iniş yaptı. Uçakta Suriye’ye giden insani yardım malzemesi vardı. Uçak Suriye’ye gönderildi. Rusya, balkanlardan gelen doğal gazı kesmişti. Bir yılbaşı günüydü Beyoğlu’nun görünüşü olağan üstüydü. Tüm esnaf jeneratörlerle aydınlık sağlamaya çabalıyordu. Neyse hemen sonra Rusya’dan bu uçak için özür diledik ve ertesi gün doğal gazımız geldi.

Ben bunu yeni yol arkadaşımız Putin’in farklı yayını tanımanız için yazdım.

Rusya ile ilgili yazılarımın önemi şu; hem doğal gazda, hem Akkuyu nükleer santralında tamamen enerji gereksinimimizin Rusya’ya bağımlı olmasının risklerinden söz etmek istemiştim.

Ülkem, bölgemiz, hatta dünyamız için önemsediğim konular
1) Katar Kraliyet ailesi yağmur duasında. Su kaynakları oldukça kısıtlı olan katar, bu yıl yeterince yağış almamış, bu nedenle de kraliyet ailesi 14 Kasım günü ülkedeki tüm camilerde yağmur duasına çıkıldı!

Yorum; Katar emirinin annesi kanal İstanbul’da 44 dönüm arazi kapatmış! Üstelik de bizim İstanbul’un su alanlarında…

2) Biz bugüne kadar Emperyalist haydut ABD’nin petrol bölgelerine musallat olduğunu bilirdik. Hatta Suriye’nin hiç bir özelliği olmayan petrollerine çökmüştü. Fakat eski Bolivya devlet başkanı Morales; bana ABD darbeyi lityum rezervlerimiz için yapıldığını iddia etti. Lityum geleceğin elektrikli arabaların bataryalarını için çok önemli.

Not; geleceğin çok önemli olan elektrikli arabaların bataryaları için çok önemli olan lityum ülkemizde hiç yok. Morales Bolivya’daki lityumun çıkartılması için Rusya ve Çin ile ortaklık yürütmesini ABD’nin bunu affetmediğini ifade etmiştir.

3) Suudi Arabistan Katar şeyhini başkent Riyad’da yapılacak körfez işbirliği zirvesine davet etti.

Not: Ülkemiz şimdilik Arap dünyasındaki son dostunu da kaybediyor mu yoksa?

Bu haftaki yazılarımı burada sonlandırıyorum. İran’daki gelişmeler ki ülkemizi çok yakından ilgilendiriyor, Libya’daki ve İdlip’deki ateş kes uygulamaları için bence yorum yapmak erken diyorum.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html