Suriye’den Hatay hamlesi
29 Kasım 2019 tarihinde Suriye resmi yayın organı olan SANA televizyonunda çok talihsiz bir yazı yayınlandı. Bu yazının kaynağı belirtilmemiş. O nedenle bu yazı, Suriye devleti yönetimince ve onu temsil eden Esad tarafından engellenir umuduyla iki gün bekledim. Fakat şu an itibarıyla Suriye adına utanılacak o yazı orada duruyordu.
Oysa ben de pek çok siyaset uzman ve yorumcusu gibi Ortadoğu’nun çıkarları için Türkiye ve Suriye’nin uzlaşmasını savunuyordum. Fakat şimdi bu yazı büyük önderimiz Mustafa Kemal’i hedefe koyunca ve böyle bir zamanda, yaptıkları hatayı anlayıp Türkiye’den kendi güvenlikleri için özür dilemelerini ısrarla bekleyeceğim.
Bu talihsiz yazının içeriğine gelince, “İskenderun sancağının anavatanı Suriye’den çalınması” suçu. Üzerinden 80 yıl geçmesine rağmen (1939-2019 tarihleri arası) İskenderun’dan (Bizim Hatay ilimiz) söz ediyor ve Türk hükümetine ağır hakaretlerle devam ediyor. Türkiye’deki Erdoğan rejimini Suriyelilerin kanını akıtan, topraklarında gözü olan bir ülke olarak nitelendiriyor.
Bu çirkin yazıda sözde, biz Türklerin demografiyi değiştirmek için köylerde Arap kültürünü baskı ile değiştirmişiz!!
Suriye’nin İskenderun sancağı (bizim Hatay’ımız) ilk alfabenin kullanıldığı yer olarak biliniyor. Suriyeliler bu gerçekle övünüp Türklerin bu sancağa el koymalarının Suriyelilerin hafızalarından silinemeyeceğinden söz ediyor. Not; bu yazı Suriye resmi televizyon kanalında halen duruyor, ben oradan alıntıladım.
Pek çok tarihsel hata barındıran bu yazıyı daha sonra tarihçiler yanıtlayacaktır.
Ben şu konulara dikkati çekmek istiyorum.
1) Yazıda sözü edilen İskenderun sancağı dedikleri bizim Hatay ilimizdir. Burası tarih boyunca hep Türklerin vatanı olmuştur.
2) Türk askeri o şehre girdiğinde tüm şehir halkı, yaklaşık yüz bin kişi, “Yaşasın Türkiye, yaşasın Kemal Paşa” diyerek karşılamıştır.
3) O tarihlerde Türkiye dünyanın en saygın ülkesiydi. Suriye ise Fransızların egemenliğinde bağımlı itilip kakılan bir ülkeydi.
4) Gazi Mustafa Kemal Paşa çok ağırlaşan hastalığına rağmen Hatay’ın anavatana katılımında çok büyük gayretleri olmuştur.
5) Şu anda ABD denen küresel haydut devlet Ortadoğu’nun bölgesel haydut devleti İsrail senin Golan tepelerini kalıcı olarak topraklarına katarken Kudüs kutsal kentini kalıcı başkent yaparken Türkiye’nin dostluğuna en fazla gerek duyman gereken şu günlerde; bu talihsiz yazıyı yalanlamanızı bekliyorum.
Belki de bu iki ülkenin işbirliğinin bölge için çok önem taşıdığını bilen Rusya ve İran’ın girişimleri olabilir mi diyorum?
Doğu Akdeniz’deki büyük hesaplaşma
Türkiye Libya’da iki ayrı gücün mücadelesinde siyasi olarak doğru yerde konuşlanmasının semeresini gördü. Libya ile yaptığımız münhasır ekonomik bölge anlaşması sonucu doğu Akdeniz’deki dengeler değişti. Bu durum Türkiye’mizin aleyhinde oluşan şer cephesine çok ağır bir darbe vurmuştur.
Hatta Yunanistan hükümeti Libya büyükelçisine bu kararlarından vazgeçmemeleri halinde ülkesindeki büyükelçiliğini kapatma ile tehdit etmiştir.
Libya ulusal mutabakat hükümeti ile yaptığımız antlaşma ile iki tarafın münhasır bölge haritaları uluslararası deniz hukukuna göre Birleşmiş milletlere başvurarak bilgilendirildi.
Bu gelişmeleri Münhasır ekonomik bölge ile uzun yıllardır yazdığım yazılarda ve çeşitli televizyon programlarında söz ettiğimi pek çok yurttaş tanıktır. Bu nedenle bu gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdüreceğim.
Suudi Arabistan Sinema Girişimi
1) Geçtiğimiz günlerde Türk dizilerini tüm Arap dünyasında yasaklayan Suudiler şimdi de Türkleri çok aşağılayan bir filme sponsorluk yapıyor. Bu film amacı Osmanlıyı ve sarayını aşağılamayı amaçlıyor.
Konusu; Osmanlı Memluk savaşı, savaşın nedeni Portekizliler. Kızıldeniz’i işgal eden Portekizlerin Mekke ve özellikle Medine’deki peygamberimizin mezarını ele geçirme mücadelesi.
Portekizlileri durdurmaya güçleri yetmeyince Yavuz Sultan Selim Mısır’a sefer düzenledi. Memlukler Kıpçak diliyle konuşan Türkler, bu filimde Memlukler sanki Arap’mış gibi gösteriliyor, neyse tarihi gerçekleri çarpıtan on para etmeyen bir dizi ama Arap dünyasında Türklük aleyhinde etkili olacağı belli.
2) Sinema denince aklımıza ilk önce Hollywood gelir. Tüm dünya insanlarının beyninin yıkanmasında çok etkili olmuştur. Bugün halen ülkemizde belirgin olarak gördüğümüz ABD hayranlığında izlerini görüyoruz Hollywood aslında en az ABD ordusu kadar dünyada etkili olmuştur ve tamamen CIA’nın kontrolündedir.
3) Yine ülkemiz aleyhinde çevrilen bir sinema filmi faciasından söz etmeliyim. Filmin adı “Gece Yarısı Ekspresi”. Bu filimde Türkiye uyuşturucu ile tüm dünyayı zehirleyen bir ülke gibi gösterilmiştir ve oyunda rol alan Türkleri dünyanın en çirkin insanlarına rol verilmiş böylece Türkleri çirkin göstermeleri ile ülkemiz imajını çok olumsuz etkilemiştir.
Bu filmin dünyada ülkemiz aleyhinde o kadar ağır bedeli olmuştur ki filmi yöneticisi Türk halkından özür dilemek zorunda kalmıştır.
4) Bu konuda son sözlerim; artık dünyanın ülke imajlarına ağır zarar veren bu tür filmlerin yasaklanmasını gündeme getirmeli. Yeni dünya düzeninde insanlığın böyle devrimlere ihtiyacı var gibi geliyor bana.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html
|