30 Ağustos Zafer Bayramımız, Büyük küresel güçlerin siyaseti ve Türkiye,
TOBB ve TUSİAD’ın duyurusu, Gümrük Birliği, Özelleştirme...
|
30 Ağustos Zafer Bayramımız
Bugünkü yazımı 30 Ağustos Zafer bayramı günü yazıyorum.
Başta büyük önderimiz MUSTAFA KEMAL olmak üzere büyük bir mucize gerçekleştiren büyük millet meclisi ordularımızı, o ordunun eşsiz komutanları ve bu onurlu, yüce savaşta şehit düşen askerlerimizi saygı ile anıyorum
Bu büyük zaferi kutlamayı hak eden halkımızın zafer bayramını kutluyorum.
Bu bayram bizim zafer bayramımızdır.
“Keşke Yunanlılar kazansaydı da o zalim diktatör (Atatürk’ü kastediyor) başımıza gelmeseydi” diyenlerin,
“Kurtuluş Savaşı’ndan önce silahları ile kaçıp evlerin bodrumuna saklanan ve bu nedenle böyle bir savaş olmadı” diyenlerin (şimdiki torunlarının) ki içlerinde bir de sözde Prof. unvanlı sahtekârların,
İslamiyet’ten sapmış tarikat ve cemaatlerin,
Ve özellikle son zamanlarda emperyalist ABD ile ülkemizde darbeye teşebbüs eden Feto gibi hainlerin,
Cübbeli cübbesiz sahtekârların;
Bayramı değildir bu bayram.
Bu bizim bayramızdır. Türk ulusuna kutlu olsun.
Büyük küresel güçlerin siyaseti ve Türkiye!
Küresel güçlerden kastettiklerim; ABD Başkan Trump ve Pentagon, Rusya, Çin, Almanya ve Avrupa, NATO
Pazarlık masasındaki konular da; Türkiye’nin coğrafyası Karadeniz’in güvenliği Montrö sözleşmesi, İsrail’in güvenliği, Suriye’nin geleceği İdlip ve Mümbiç ve İran’a uygulanacak ambargodur.
Ve sonuç; Türkiye iktidarı ve muhalefeti ile bu küresel güçlerin mücadelesinde yok hükmündedir ve gittikçe şiddetini arttıran küresel güçlerin mücadelesinde riskleri ve avantajları ile oradan oraya savrulmaya devam edecektir.
Küresel güçler son sözlerini söylediler:
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov “Kırım Rusya’nın ayrılmaz bir parçasıdır. Yasal ve hukuki yollarla Rusya’ya katılmıştır ve konu kapanmıştır.”
Not: oysa ülkemiz birleşmiş milletler de yapılan oylamada ne yazık ki ABD’nin peşine takılmış ve Kırım Ukrayna’ya aittir demiştir ve hemen aynı anda Rusya Dışişleri Bakanı sözcüsü Mariya Zaharova şu konuşmayı yapmıştır. “Kırım’ı Rusya’dan almak için nükleer savaş dâhil her savaşı göze almalısınız, ancak Türkiye hariç!”
Rusya NATO’nun tehditlerine karşın tarihin en büyük tatbikatına hazırlanıyor. 11/15 Eylül tarihleri arasında 300.000 bin askerin katılacağı tatbikata Çin ve Moğol güçleri de katılacak.
Çin Suriye Büyükelçisi, Al Vatan gazetesine verdiği demeçte “Çin’in askeri güçleri İdlip’te ve Suriye’nin başka bölgelerinde Suriye ordusunun yanında terörizme karşı doğrudan savaşlıya hazırdır” dedi.
Not: Ülkemizin Suriye siyasetine bakış açısı tamamen farklıdır
SONUÇ küresel güçlerin kaygıları ile ülkemizin yaklaşımları çok farklı.
TOBB ve TUSİAD’ın duyurusu
“AB ile ilişkilerimiz yeniden olumlu bir çerçeveye kavuşturulsun. AB bizim en büyük ve en istikrarlı ticaret ortağımız ve turizm partnerimiz gümrük birliği ile Türkiye çağ atlamıştır!”
Bu ülkenin bir yurttaşı olarak bu ifadelerden utandım şu çağ atladı dedikleri ülkenin haline bakın. Aslında bu aymazlığa cevabı bir de Almanya özelinden görelim.
Pazar günleri yayınlan Alman “Bild am Sonntag” gazetesine konuşan Alman Federal Meclisi Üyesi Peter Altmaier, “Önümüzdeki Ekim ayında Türkiye’yi ziyaret edecek ve Ankara’da Ekonomi ve Enerji Bakanları ile görüşeceğim. benim görevim Türkiye’de faaliyet gösteren yedi binin üzerinde Alman şirketinin çıkarını korumak. Biz Türkiye’nin istikrarlı ve demokratik bir ülke olmasını istiyoruz” dedi.
Gümrük Birliği
Türkiye ile A B arasında gümrük birliği anlaşması 01.01.1996 yılında yapılmıştır. Bu tarihten sonra Türkiye’de tarım ve hayvancılık alanında çöküş yaşanmıştır. Ayrıca kültürel alanımıza el atmış sözde “insan hakları!” bahanesi ile Öcalan ve Leyla Zana gibi hainlerin affını talep etme küstahlığını göstermişlerdir.
Güneydoğumuzdaki yurttaşlarımız için gizli ajandaları olduğunu da biliyoruz.
SON SÖZ gümrük birliği ülkemize kurulan büyük bir tuzaktır.
Sözde iş dünyamızın kuruluşları YAZIKLAR OLSUN size.
Özelleştirme
Ülkemizde özelleştirme süreci 1980’li yıllarda başlamıştır. İdeolojik yaklaşımla büyük sermaye bu girişime önderlik etmiştir. Daha sonraları ise “babalar gibi satarım” süreci gelmiştir. Böylece ülkemiz SEKA kâğıt sanayi yağmalanmış et ve süt kurumları yağmalanmış, ülkemiz şarbonlu ete bile mahkûm olmuştur.
Şimdilik bu kadar ile yetinelim. Daha fazla ilgilenenlerin Prof. Dr. Cihan Dura’nın ilgili yazılarını okumalarını tavsiye ederim.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html |