03 Ocak 2018

2017 Yılsonundan, 2018 Yılına

Aslında ben bu yazımı yılsonunda yazmayı amaçlamıştım. Böylece yıl boyunca yazdığım yazılarımla yüzleşmek istemiştim, ancak küresel dünyadaki gelişmeler o kadar hızla değişti ki yazımı yılın ilk gününde yazmak zorunda kaldım.

İç siyasetle her zaman olduğu gibi hiç ilgilenmiyorum, ayın son günlerinde halkımızın tümünün sağlığını, işsizliğini, hayat pahalılığını ilgilendiren bütçe tartışmalarındaki partilerin kavgaları, birbirlerine yaptıkları sınır tanımayan hakaretler, tekme tokat kavgalar sanırım benim gibi her yurttaşı incitmiştir.

Şimdi ülkemizi ilgilendiren küresel gelişmelere gelelim. Bu arada ülkemizin iç siyaseti ile ilgili bir gündemden söz edeyim. “Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili karşı çıkışları ve mevcut Cumhurbaşkanı ile ilişkilerinin gerilmesi” gelişmelerini farklı yorumlamak istiyorum.

Yani ben şimdi öküz altında buzağı mı arıyorum? Gül’ün İngiliz ajan okulu Exseter mezunu olduğunu herkes bilir. İngiltere son Birleşmiş Milletler Kudüs oylamasında ABD’den farklı davrandı. ABD’nin son ulusal strateji belgesinde, Çin’e karşı hasmane tutumuma karşı İngiltere, Çin’in “Bir yol bir kuşak” projesine katılma talebi ve Trump’ın “Sadece ABD çıkarları var” demesi Anglo Sakson ittifakının çökmesi gibi gelişmeler var gibi. Yeni bir dünya düzeni  mi kuruluyor?

Ve de yine de ben Sayın Gül’ün Sayın Erdoğan ile çatışmasını “İngiltere’nin Ortadoğu’daki yeni rolünün bir gösterisi mi”  diye düşünüyorum.

Dış siyasetimiz ile ilgili gelişmelere gelirsek

1) Sayın Cumhurbaşkanımızın Tunus’ta Suriye lideri Esat ile ilgili “Esat bir devlet teröristidir, milyonlarca insanı katletmiş, milyonlarcasının ülkesini terk etmeye zorlamıştır. Benim onunla yürümem mümkün değildir” sözleri ile ülkemiz dış siyasetinde bir dönem olan Astana süreci sona ermiştir. (Bu konuşmadan hemen sonra ABD’nin ülkemize uyguladığı vize engellemesinin kaldırılması ayrıca yoruma muhtaç)

2) Bu sözün artçı sarsıntıları da olacaktır. Çünkü gerek Rusya gerekse İran için Suriye’nin ulusal bütünlüğü çok önemlidir.

3) Dış politikamızla ilgili beni en çok etkileyen ve de önemsediğim haber, Mısır dış işleri bakanı  Semih Şükri’den geldi. Sputnik haber  “Mısır’ın iç işlerine müdahale edilmemesi ilkesine bağlı olmak koşulu ile  Türkiye ile her türlü gerginliğinin aşılması” konusunda istekli olduklarını belirtti. Ayrıca “Türkiye ve Mısır halklarını birbirine bağlayan çok şey var, akrabalıklar ve ortak miras ilişkileri gibi” diyen Şükri konuşmasını şu sözlerle tamamlıyor; “Mısır halkı olarak hazırız, Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerinin düzelmesini çok önemsiyorum. Eğer ilişkilerimizi düzeltirsek bu tüm Arap dünyasını derinden etkiler, ekonomik sorunlarımızda çok önemli katkılar olur.

Biraz küresel siyasi çekişmelerden uzaklaşalım ve dünyamızı etkileyen veya etkileyecek sorunlara kulak verelim. Hidropolitik Derneği Başkanı Sayın Dursun Yıldız 30 Aralık 2017’de şu uyarıyı yaptı: “Bilim insanları önümüzdeki 30 yıl içerisinde  gezegenimizin mini buzul çağına girebileceğini düşünüyor, araştırmacılar 2030 yılının ardından güneşteki aktivitelerin %60 oranında azalacağını ve bu durumun dünyada en son 1645 - 1715 yılları arasında görülen mini buzul çağına girileceğini belirtiyorlar.”

Önümüzdeki günlerde Sayın Prof. Doğan Yaşar’dan ülkemizi nasıl etkileyeceğini sizlerle paylaşacağım.

Bir diğer gelişme ise Çin’in teklif ettiği proje. Bir gazetenin ekonomi gazetesindeki habere göre, Çin çok uzak olmayan bir gelecekte ekvator bölgelerinde toplanan güneş enerjisi ile Marakeş’te elektrikli arabaları şarj ederken Kuzey Kutbunun rüzgârları ile New York’un neon ışıklarını yakabilir. 

Çin bunun için Pekin’de Küresel Enerji Bağlantısı, Geliştirme ve İşbirliği Örgütünü (GEİDCO) kurdu. Böylesine devasa bir projenin hayata geçmesi için dünyadan destek gerekiyor. Petrol, doğalgaz ve kömür yerine şebekeyi küresel çapta yenilenebilir kaynakları ile besleyeceği için hava kirliliği ve iklim değişikliği ile mücadele bakımından da proje umut vadediyor

ÇOK ÖZEL NOT:  Ülkemiz 80 adet kömür santrali yapmayı planlıyor.

Şimdi gelelim Anadolu’muza; geçtiğimiz günlerde “ANADOLU’YU YENİDEN KEŞFEDELİM” projemize destek çığ gibi büyüyor. Anadolu’nun her tarafında adeta çoban ateşleri yanıyor.

Ülkemizin en önemli sorunu olan işsizliğin çözümü Anadolu’da, terörü durdurmanın yolu Anadolu’da, hayat pahalılığının çözümü Anadolu’da, çığ gibi büyüyen cari açığımızın çözümü de Anadolu’da.

TÜSİAD yetkilileri de ahkâm keseceklerine Anadolu’yu yeniden keşfetsinler. Yakın arkadaşım Tuncer Beybağa’nın çok önemli düşüncelerini önümüzdeki haftaya bırakıyorum. 

Fakat bir konuda uyarı görevimi yapmalıyım. En son ilgili bakan da açıkladı; Anadolu son 45 yılın en kurak dönemini yaşıyor. (Aslında dünya bilim uzmanlarına göre 650 yılın en kurak dönemi)  Ve İzmir’deki gözlemciler uyarıyor, “İzmir’in barajları resmen alarm veriyor. Ülkemizde SU SAVAŞLARI kapıda.”  Çözüm önerilerim önümüzdeki haftaya…

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html