11 Ekim 2017
 
 
Kuzey Irak Kürt yönetiminin sözde bağımsızlık oylaması,
Suudi Arabistan ve Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde onurlu duruşu.

Kuzey Irak Kürt yönetiminin sözde bağımsızlık oylaması
Bugünkü yazımı (Biraz da çekinerek) Kuzey Irak Kürt yönetiminin bağımsızlık oylaması ile başlamak istiyorum, çekinerek diyorum çünkü Türkiye'nin bu oylamada aldığı pozisyon çok fırsatların yanında çok da tehditler içeriyor. Kuzey Irak Kürt yönetimi ile ilişkilerimizi tamamen kestik buna karşılık Irak merkezi yönetimi ile daha avantajlı ilişkiler kurabiliriz.

Birkaç yıl önce o zamanki Enerji Bakanı Taner Yıldız Irak hava sahasından kovulmuş, Türkiye'ye geri dönmüştü. Bu onur kırıcı davranış karşısında gıkı bile çıkmadı. Çünkü suçunu biliyordu, Irak merkezi devletinin petrolünü çalan Barzani'nin suçuna ortak olmuştuk.  İşte o zaman Irak ile ilişkilerimiz tamamen bozulmuş on milyarca dolar zararımız olmuştu. Şimdi tam yazımı yazarken Irak merkezi hükümeti ile Barzani'nin dört maddede anlaştıkları haberleri geldi.

Şunu ifade etmek zorundayım petrol savaşının izlerini takip etmezsek ülkemizin menfaatlerini doğru saptayamayız.

Şu anda o bölge ABD İngiliz ve İsrail ajanları dolu, bunlar en tehlikeli ve işlerini çok iyi bilen ajanlar ve bölgede tek amaçları var, İran, Irak, Türkiye ve Barzani aşireti arasında mezhepsel bir kavga çıkarmak. Bu batı bloğunun son şansı, çok ama çok dikkatli olmalıyız

Suudi Arabistan ve Türkiye Cumhuriyeti
Suudi Arabistan geçtiğimiz günlerde iki büyük devrim sayılabilecek, Kadınların maçlara özgürce gidebilmesi ve araba kullanabilecekleri özgürlüğü kararına imza attı. Suudi Arabistan temsilcisi (ki üzerinde modern giysiler vardı) BM Genel Kurulunda haberi okurken çok büyük alkış aldı, kendisi de alkışlayarak adeta müjde verdi.

Suudi Arabistan'ın dini vahhabi dinidir ve İngilizlerin Arapların Osmanlı'dan bağımsızlığı için uydurulmuş bir dindir yani emperyalist bir dindir. Bu dinde kadın üçüncü sınıf yurttaş sayılır, tamamen kapalı giyinmek zorunluluğu vardır. İşte bu ülkede alınan son kararlar devrim niteliğindedir. Bu arada Google'dan baktım kral Abdülaziz'in üniversitesinde eğitim konularını araştırırsak ve yakında Suudi Arabistan da nerede ise evrim teorisine geçerse bizim ülkemizde üniversitelerimizin ve de şu sözde rektörlerimizin durumuna kaygılanmamak mümkün mü?

Büyük önderimiz dünyada pek çok ülkeden önce kadınlarımıza modern yaşama seçme seçilme hakkını tanımıştı. O fesli Mısıroğlu gibi meczuplar, peygamberimizin yaşamı için adeta alay eden cübbeli gibiler bazı televizyonlarımızda boy gösteriyor. Ülkemizi çığ gibi saran şeriatçı akımlar, aileleri zorla imam hatiplere yöneltme gayretlerine karşın her şeye rağmen ben çok umutluyum. Cumhuriyetçi laik ve Kemalistler bu gelişmelere karşın çocuklarını şeriat akımlarından uyuşturucundan korur gibi koruyacaktır.

Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde onurlu duruşu
ABD'nin ülkemiz yurttaşlarına uyguladığı vetonun Türk diplomasince aynen cevaplanmasını büyük bir ülkeye yakışan soylu bir davranış olarak nitelendiriyor, karar alıcıları saygı ile selamlıyorum.
Bu davranış beni yıllar önceki bir olayı anımsattı o dönemde ABD ülkesine gelen herkesin özel bir odada her yönden fotoğrafını çekerek sözde arşiv yapıyordu. Brezilya Devlet Başkanı Lula aynı davranışı ABD'den gelenlere uygulatınca, "İşte büyük devlet böyle olur" demiştim, laf aramızda biraz da kıskanmıştım. Bu yüzden de ülkemizin son davranışını alkışlıyorum.

Ancak ABD ile ilişiklerimiz bu kadar bozuk iken ve hatta Türkiye'nin NATO'dan çıkması bile söz konusu iken Ukrayna'da Kırım ile ilgili açıklaması da çok büyük talihsizliktir. Şimdilik bu kadarla yetinelim.

Son sözler
Ülkemiz büyük bir ekonomik ve siyasi bir krize doğru hızla ilerliyor. Bir gün ekonomik krizin nedeni sorulursa, devletin ölçüsüz desteklediği konut sektörü, siyasi krizin nedeni ise siyasetçilerimizin alkış merakı olduğunu keşfedeceğiz.

İşte o zaman Türk Ulusu doğru yolu bulacaktır.