Türkiye'nin jeopolitiği bugünkü yazımın konusu; yani ülkemizin coğrafyası üzerinde küresel ve bölgesel güçlerin aldığı pozisyonlar... Rusya ve ABD gibi büyüklerin yanı sıra bölgemizdeki küçük devletler de bizimle yakından ilgili... Bu nedenlerle öncelikle Astana da yapılan toplantıda alınan kararların yorumu gerekiyor. Aslında Astana'da dağ fare doğurdu diyebiliriz belki de küçümseyebiliriz... Astana'da ağırlık Suriye rejiminin güvenliği ve ulusal bütünlüğünün teminat altına alınması idi... Bu konuda Rusya'nın ağırlığı yadsınamaz... Fakat hemen ardından Suriye için bir anayasa teklifi getirmesi hiç şık olmadı. Gerçi bu konuda taraflardan farklı ve çelişkili açıklamalar da geliyor.
Amerika'nın bölge ülkelerinde örneğin Irak'ta dayattığı anayasalar o ülkelere huzur getirmedi halklarını perişan etti. Bölgede yani orta doğuda Rusya'nın bu yaklaşımı hiç yakışmadı... Şimdi gelelim ülkemiz üzerindeki jeopolitik savaşa; kimse gösterilen ilgiden kendine pay çıkarmasın. Türkiye için bu stratejik savaşta çok fırsatlar var. Bunlardan ancak büyük önderimizin vasiyeti olan tam bağımsız TÜRKİYE olabilirsek yaralanabiliriz. Kötü bir yönetim çok büyük riskler getirir. Peki, o zaman şu soruyu soralım; şu andaki Türk diplomasisi bu kritik süreci yönetebilir mi? Hiç umutlu olamıyorum. Bu çok önemli süreçte iktidar da muhalefet de anayasa değişikliğine kilitlenecek. Ve biz bu çok önemli sürecin nasıl heba edildiğine tanıklık edeceğiz... Yanılmış olmak isterim... Bakarsınız tüm partiler birleşir ve iktidar partisi ile anlaşırlar ortak irade ile ülkemizin çıkarlarına odaklanırlar.
Şimdi gelelim dünyayı etkileyecek gelişmelere... Tabii ki öncelikle ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'dan söz etmeli. Daha önce Trump'la ilgili yazdıklarımın arkasındayım. Seçimi Trump değil Cumhuriyetçiler kazandı. Seçim süresince verdiği sözlere ve söylediklerine bir süre sadık kalacak ama daha sonra sıra ABD'nin derin devletinin baskılarına gelecek... Dünyanın bu sürecini çok iyi değerlendirmek istiyorsak Trump'ı ABD'yi Pentagon'un ülkedeki ağırlığını anlamak zorundayız. İngiltere başbakanının ABD ziyareti Anglo Sakson dostluğunun dünyaya verilen mesajı idi. Ülkemize gelen İngiltere başbakanının görevli olduğu anlaşıldı hemen. Öncelikle Suriye de Esad'sız bir çözüm öne sürdü.
Öncelikle Suriye'de Esad'sız bir çözüm öne sürdü; zaten ülkemizde yeteri kadar Esad ve rejim karşıtları var... Ayrıca ikide bir bizim NATO ülkesi olduğumuzu vurguluyor. Ama Ülkemizin 16 Temmuz'da bir fetö (NATO) darbesi yaşadığını görmezden geliyor... Aslında tuzak çok basit Türkiye'nin Rusya ile arasını açmak istiyorlar. Avrupa Birliği de 16 Temmuz'u sadece fetö yaptırdı yaklaşımında. Onlar da darbe girişiminin NATO'dan geldiğini göz ardı etmeye çabalıyorlar.
Yazımı toparlarsak; tarihte bazı olaylar vardır çağları kapatır yeni çağlar açar. Tarihçiler İstanbul'un fethini böyle görür... İşte Türkiye'nin de NATO'dan AB'den ayrılması da dünya için yeni bir çağı tetikleyecektir. Bugüne dek batı, ABD, Avrupa Birliği, TÜRKİYE'yi çok incittiler... Küçük küstah Yunanistan'ı Kıbrıs Rum kesimini AB üyesi yaptılar; şimdi bunların bedelini ödeme zamanı geldi... Değerli okuyucularım bugüne kadarki yazılarımda her zaman şu üç konuyu sizlerle paylaştım...
1- Türkiye'nin yüzünü doğuya dönmesi
2- Siber saldırılar
3- İklim değişikliği
BİR ÜLKENİN SİYASETÇİLERİNDE ALKIŞ MERAKI NE KADAR ARTARSA O ÜLKE O KADAR FELAKETE SÜRÜKLENİR... |