28 Ekim 2016
Türkiye’nin gündemi

Bu yazımı 27 Ekim günü saat 9.30’da yazıyorum. Gerek ülke gündemi, gerekse dünya gündemi o kadar hızlı gelişiyor ki böylesi bir açıklamayı yapmak ihtiyacım oluşuyor.

Şu anda NATO’nun savunma bakanlarının toplantısında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “Rusya sınırlarımızın yakınından iddialı askeri duruşunu sürdürüyor. NATO’nun askeri caydırıcılığını ve savunma gücü arttıracaklarını ve Karadeniz’e yoğunlaşacağını söyledi” sonrada basına kapalı toplantılara geçildi.

İşte şimdi Türkiye, Rusya ile ABD ve NATO arasındaki dengeyi yönetebilecek mi?

Bu arada İran’dan da önemli bir açıklama geldi. İsim vermeden Irak ve Suriye’de merkezi hükümetlerinden izin almadan askeri hareketlilikte bulunmanın kabul edilemeyeceğini vurgulayarak aslında Türkiye’yi uyardı. Dış politikamızda gittikçe yalnızlaşıyoruz gibi.

Bu arada Putin’in danışmanı Aleksandr Dugin, Türkiye’deki darbe girişiminin jeopolitik bir hareket olduğunu ve küresel güçlerin hesaplaşmasına dönüştüğünü söyledi ve ayrıca Kürt sorununda beraber hareket etmeliyiz teklifinde bulundu.

Doların önlenemeyen düşüşü
(Prof. Dr. Ata Atun makalesinden alınmıştır)Doları kendi aralarında yapacakları ikili ticarette ortadan kaldırarak milli para birimlerini kullanmak kararı alan İran, Türkiye, Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan ve Pakistan’a, diğer bazı ülkelerin de katılmak kararı almış olmaları, ABD Dolarını ve endirekt olarak da ABD ekonomisini olumsuz etkileyeceği kesin. Yıllarca önce ülkelerinde ürettikleri petrollerini sadece Euro karşılığı satacaklarını açıklayan Irak, Libya ve Venezuella devlet başkanlarını bu kararlarından vazgeçirmek için ABD darbeler düzenlemiş ve kararın uygulanmasını durdurabilmişti. Günümüzde ABD’nin düşüşe geçen yaptırım gücü nedeni ile söz konusu milli para birimlerini kullanmaya karar veren bu ülkelerde münferiden veya da senkronik olarak topluca darbeler yapması, Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan girişim gibi artık olanaksız gözükmektedir.

İthalatta ve ihracatta milli para birimlerini kullanmaya karar veren bu ülkelerin başlattıkları uygulamanın genişlemesi durumunda, dünya üzerindeki devletlerin merkez bankalarında rezerv olarak duran ABD Dolarlarının hızlı bir şekilde ABD’ye geri dönmesi,  ABD’nin ekonomik olarak çökmesinin yolunu açacaktır. Günümüzde ABD’nin kamu borcu 18 trilyon dolara ulaşmış olup her geçen gün siyasi ve ekonomik gücünü artarak kaybetmektedir.

Buna Amerikan İmparatorluğu “Duraklama Devri”ne girdi de denilebilir. Dünya tarihinde yer almış olan her imparatorluğun başına geldiği gibi, önce bunu “Gerileme Devri”nin, sonra da “Çöküş Dönemi”nin takip edeceği kesin.

Siber saldırılar
Füzeler, bombalar sustu. Hackerlar konuştu. Tarihin en büyük siber saldırısında ABD’nin yüzde 78’i internetsiz kaldı. Zarar 7 milyar doları aştı.

Dünya genelinde Twitter, Amazon, Netflix, WhatsApp gibi günlük ihtiyaç haline gelen servislerin birkaç saatliğine tamamen durmasına sebep olan saldırı 14 milyon bilgisayar tarafından gerçekleştirildi. Saldırının Rusya ve Çin merkezli olduğu iddia edildi.

ABD’nin gizli belgelerini yayınlayan WikiLeaks ‘Taraftarlarımız ABD’ye bir ders verdi’ dedi. 7 milyar dolar ekonomik zarara sebep olan saldırının  8 Kasım başkanlık seçimlerini sabote etmek isteyen hackerlar için ‘prova’ olduğu iddiası FBI ve Pentagon’u harekete geçirdi.

Bu arada Türkiye de ilk siber füzyon merkezini açtı.

STM, Türkiye'nin ilk Siber Füzyon Merkezini açtı
Siber dünyadaki saldırıları gerçekleştirmeden tespit eden Türkiye’nin ilk Siber Füzyon Merkezi, Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ tarafından açıldı. Bilişim güvenliği konusunda önemli çalışmalara imza atan ve kritik teknolojileri ülkemize kazandırırken Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM) imzasını taşıyan Siber Füzyon Merkezi’yle Türkiye önemli bir güce kavuştu.

Kıbrıs’ta neler oluyor?
Yazıma Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu başkanı merhum Sayın Rauf Denktaş ile yaptığım bir konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Merhum Rauf Denktaş, İzmir’de bir toplantı sonrası, beni yanına çağırdı ve şu açıklamayı yaptı: “Kıbrıs’ın tüm çevresi hidrokarbon zenginlikleri ile dolu. Ancak beni yönetimden uzaklaştırmayı bekliyorlar ve bu zenginliği sır gibi saklıyorlar. Lütfen siz her programınızda bundan söz edin. Kıbrıs’taki ve anavatandaki yetkilileri uyarın” demişti. Bereket ki o malum oylama, Rumların oyları ile gerçekleşmedi ve bugün bilindiği gibi Kıbrıs’ın çevresindeki, o gaz zenginliği şimdi dünya gündemine oturdu. Bugün ise başka bir tezgah dönüyor Kıbrıs’ta. Batılı güçler Karpaz yarımadasında büyük bir oyun tezgahlanıyor. Karpaz yarımadası, Kıbrıs’ın en küresel stratejik bölgesidir. Bir taraftan Adana İncirlik Üssüne, diğer taraftan Rusların Kuzey Suriye’deki üslerini (Tartus) kontrol etmesi söz konusu. Ayrıca nüfusunun çok az olması ve doğal yapısı nedeni ile her türlü saldırıya karşı koyabilecek bir konumu nedeni ile ABD, İngiltere ve İsrail’in bu bölgede gizli çalışmaları olduğundan eminim. Şu anda Türkiye’nin dikkatini başka yönlere çekmeye çalışıyorlar ve Karpaz yarımadasının stratejik önemini gizlemeye çalışıyorlar. Bir kez daha oyuna gelmeyelim.

Önümüzdeki hafta BRICS ülkelerinin ortak hareketinin dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkileyeceği ve Rusya’nın büyük kozu Sibirya ekonomisi ve Türkiye’ye tanınan avantajlar, konularımız olacak.