14 Ekim 2016

23’üncü Dünya Enerji Kongresi

Bugünkü yazımın en önemli konusu, şüphesiz ki İstanbul’da yapılan 23’üncü Dünya Enerji Kongresi olacaktır. Bu kongrede Türkiye için neler yapıldı, ülkenin kazanımları neler olacak ve toplantıda ileriye dönük kaygılar var mı, onları değerlendireceğiz.

Öncelikle Türk Akımı projesi için anlaşma imzalandı. Bu, ülkemiz için çok önemli. Ayrıca doğalgazda yapılacak indirim de karara bağlandı. Tarımsal üretim için Rus pazarlarının açılması karara bağlandı. Nükleer santral için hızla harekete geçileceği kararı onaylandı.

Peki, bu gelişmelerde kaygı duyulacak bir durum var mı diyebilirsiniz. Evet, var. Bir kere Sayın Putin, ilk olarak masada Suriye konusu olacak demişti. Suriye meselesi Rusya’nın kırmızıçizgisi. Hem Suriye’nin ulusal bütünlüğü, hem de Esad’ın varlığı konusunda son derece kararlı.

Ancak imza töreninde Sayın Erdoğan, konuşmasında biraz Suriye konusunu geçiştirdi gibi. Aslında her iki lideri de sıkıntılı gördüm.

Bu arada hava savunma konusunda füze ihtiyacımız için Rusya’dan teklif alacağımız konusu dillendirildi ki bu konuda bundan sonra ABD, Avrupa ve NATO’nun tepkilerinin boyutu ne olacak, onu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Türkiye’nin gücü jeopolitiğindedir (yani coğrafyası) ve sadece Mustafa Kemal Atatürk döneminde değerlendirilmiş ve Türkiye dünyanın gözbebeği olmuştur. Rusya’nın bunu bilmesi gerekir. Bizim NATO üyesi olduğumuzu ve gaz işi tamam, turizm desteği ve taze meyve ve sebze desteği tamam ama silah konusundaki beklentisinin olmayacağını bilecektir.

Bu arada Rusya’dan çok daha önemli bir teklif geldi. Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov, Türkiye Müteahhitler Birliği ev sahipliğinde yapılan Gündem 2016 toplantısında özet olarak şöyle bir teklif getirdi: “Türk iş dünyası için özellikle Sibirya ve doğusuna gitme zamanı geldi. Yeni yollar, santraller ve otellerin inşaatı için sizleri davet ediyoruz.”

Şimdi bu teklifi inceleyelim. Rusya’nın Sibiryası’ndaki henüz el değmemiş zenginlikler, dünyanın geri kalanından daha fazladır. Ve Rusya işte bu zenginliği kendisine ve dünya ekonomisine açıyor. Ama sadece Türklere, kısmen Almanlara ve Japonya’ya davetleri olabilir. Fakat şu anda en kadim dostu olan Çinlilere değil. Çünkü Çinlilerin de bizim Misak-ı Milli gibi bazı dünya görüşleri vardır. Derler ki “Eskiden Sibirya steplerinde üç ülkenin atlıları vardı; Türkler, Moğollar ve Çinliler. Türkler batıya göç ettiler ve batı dünyasına adapte oldular. Moğollar küçüldüler ve kendi kabuklarına çekildiler. Çinliler ise önce İngilizlerin, sonra Japonların istilaları ile varlıklarını yitirdiler. Ve bir tek Slavın yaşamadığı o coğrafya, Ruslara kaldı...”

İşte bu nedenle Ruslar, daha ziyade ülkelerine geri dönecek olanları tercih ederler.

Her neyse, Sibirya’nın ekonomiye açılması dünyadaki dengeleri alt üst edecek bir potansiyeli barındırıyor.

(Not: Benim, “Ya Sibirya ekonomiye açılırsa” diyerek Gözlem’e yazdığım bir yazım da vardır yıllar önce.)

 

Rus – ABD çekişmesi
Rusya ile ABD arasındaki gerginlik bu hafta da devam etti. Hatta ilk defa taraflar birbirlerini nükleer savaş ile tehdit ettiler. Bu sürede Rus Savunma Bakan Yardımcısı Nikolay Pankov, Rusya’nın Küba ve Vietnam’daki üslerine geri dönebileceğini söyledi. Ayrıca bugüne kadar ABD’nin güdümündeki Filipinler’i kaybetme riski giderek artıyor.

Filipinler Devlet Başkanı Duterte ABD’yi hedef alarak meydan okudu ve “Bize paspas muamelesi yapamazsınız, aksi halde pişman olursunuz” dedi.

Rusya’nın bu tehditleri ABD’de etkisini gösterdi ve ABD Pentagon kontrolüne geçti. Pentagon’un bu çıkışı karşısında Obama ve Kerry Pentogon’un peşine takılmak zorunda kaldı. (Soner Polat, Emekli Amiral)

Türkiye – AB ilişkileri
Almanya ile Ermenistan’ın diplomatik yakınlaşması ile ilgili haberler mide bulandırıcı değil mi? Almanya dil ve kültür etkinliklerini güçlendirmek üzere Goethe Enstitüsü açmak, ekonomide ise Ermenistan ile en büyük ticari partner olmayı ve yatırımlarını artırmayı planlıyormuş. Bu ülke, Azerbaycan topraklarının çok geniş bir bölümünü işgal etmiş durumda. Türkiye kendi güvenliği için komşu ülkeye girince kıyameti koparanlar birazcık utansın bari.

Alman Parlamentosu’nda (Bundestag) sözde Ermeni soykırımı iddialarına yönelik alınan karar tasarısının kabulünün ardından (2 Haziran2016) Almanya’nın Ermenistan’la olan ilişkilerinde çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. 3 Ekim 2016 tarihinde Almanya’nın Ermenistan Büyükelçisi Matthias Kiesler Mediamaxa yaptığı açıklamalarda, gelecek yıldan itibaren öncelikli olarak, Almanya’nın Ermenistan’la kültürel, ekonomik ve siyasal bağlarını güçlendirmek üzere önemli adımların atılacağını ifade etti. Bu kapsamda gelecek yıl Almanya, Tiflis / Gürcistan’da olduğu gibi Erivan’da da Alman dil ve kültür etkinliğini güçlendirmek üzere Goethe Enstitüsü açacak. Ekonomik alanda ise Almanya, AB ülkeleri içinde Ermenistan ile en büyük ticari partneri olarak bu ülkede yatırımlarını artırmayı ve hatta burada mal üretmeyi planlıyor. Zira Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği içinde olması nedeniyle, bu ülkede üretilen Alman mallarının Kafkasya, Avrasya ve Rus pazarına daha kolay girebileceği düşünülmekte.

Brüksel PKK’nın ev sahibi oldu
Belçika'nın başkenti Brüksel'de bu hafta sonu hem terör örgütü PKK yandaşlarının düzenleyeceği sözde kültürel etkinliklere hem de terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD'nin kongresine sahne olacak. Belçika'da terör örgütüne yakınlığıyla bilinen bazı dernekler ile HDP temsilciliğince ortaklaşa düzenlenecek sözde kültürel programın izni Brüksel Belediyesi tarafından iptal edilmişti. Ancak organizatörler bu karara itiraz ederek etkinlik için müsaade aldı. Etkinlik, Brüksel'in merkezinde düzenlenecek. Terör örgütü PYD'nin sözde Avrupa Kongresi de Brüksel'in Anderlecht semtinde gerçekleştirilecek. İki gün devam edecek programa, terör örgütü PYD'nin sözde eş başkanları Salih Müslim ve Asya Abdullah da katılacak. "Güvenliği" ise Belçika polisi sağlayacak. Belçika, terör örgütleri PKK ve DHKP-C'nin Avrupa'da en yoğun faaliyette bulunduğu ülkelerin başında geliyor. Örgüt liderlerinin yaşadığı ülkeden terör örgütünün televizyon kanalları da yayın yapıyor. Kurduğu dernekler vasıtasıyla faaliyetlerini sürdüren terör örgütü PKK'ya karşı en son 2010 yılında operasyon düzenlendi. AB'nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen Belçika'da bu örgüte karşı adım atmıyor.

AB’deki banka krizi Avro’nun sonu olacak
Deutsche Bank krizi geçen hafta tüm Avrupa piyasalarını sarstı. İtalyan bankalarının borç yükü ise buz dağının görünmeyen yüzü. Nobel ödüllü Stiglitz uyarıyor: Avro Birliği dağılacak.