04 Ekim 2016
 
Küresel gelişmelere genel bir bakış...

Küresel gelişmelere genel bir bakış
Şimdi bu haftaki yazımda uluslararası gelişmeleri değerlendirelim. Öncelikle Rusya ve Batı ülkeleri arasında (ABD + İngiltere + Fransa) giderek artan gerginlik, Birleşmiş Milletler'e yansıdı. Batılılar Rusları barbarlıkla suçladılar (20 Eylül / Milliyet). Oysa ABD ve Avrupa arasında çok gergin günler yaşandığı bir dönemde olunmasına rağmen (Transatlantik Anlaşması'na karşı Avrupa'da başlayan tepkiler, ABD ve Avrupa'nın birbirlerinin şirketlerine verdikleri cezalar gibi) Batı ve Rusya gerginliği hızla tırmanmaya devam ediyor.

Suçlamalarda ana gündem Suriye. Rusya'nın yanıtı ise uçak gemisi RFS Amiral Kuznetsov'u Doğu Akdeniz'e göndermeye hazırlanması. Bu restleşmenin Türkiye'yi yakından ilgilendireceğini göz ardı etmeyelim. Bu arada Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova'nın (Türkiye Rusya ilişkilerinin düzelmesi gerektiğini söyler her zaman) "ABD Esad'a yönelik bir operasyon başlatırsa Orta Doğu'da yer yerinden oynar" dediğini de bir kenara not edelim.

Bu arada küresel gerginlik Uzakdoğu'ya da sıçradı. Özellikle bugüne kadar ABD'nin kontrolünde olan Filipinler, bu kez yeni seçilen devlet başkanı Rodrigo Duterte'nin Pekin'i ziyareti sonrasında, özellikle "Bölgede yeni güç, Çin Halk Cumhuriyeti'dir" sözleriyle ABD'ye çok ağır bir darbe vurmuştur. Bu arada ABD'nin Güney Kore'ye (Kuzey Kore'ye karşı korumak bahanesiyle) anti füze silahları yerleştirmesi ise Çin'in çok büyük bir tepkisiyle karşılaştı ve Çin, "Bunun bedeli çok ağır olacak" diye sert bir ifadede de bulundu.

Yani dünyada gerek Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'da Rusya ve Batılılar arasında gerilim ve Uzakdoğu'da Çin ve Rusya ile ABD arasındaki gerilim tehlikeli bir şekilde tırmanıyor.

Geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu'ndaki konuşmalardan etkilenmiş ve "Heykeli dikilecek millettir Türkler, Türkiye'nin önemini göz ardı edemeyiz" diyen yetkililere bir ölçüde güvenmiştim. Ancak son gelişmelere baktım, çok yanılmışım. Avrupalılar bize asla dost olmazlar. Bir Türk milletvekilinin Alman partisi tarafından sorgulanmasının ayıbını daima taşıyacaklardır.

Eğitimde Türkiye'nin geleceğini nasıl değerlendireceğiz?
Gazetelere yansıyan bir haber: En iyi 250 üniversitede Türk üniversitesi yok. Nasıl bir eğitim anlayışımız var, bu haber için yorum bile yapmayı düşünmüyorum, anlayan anlar.

Akdeniz çölleşiyor.
Türkiye'nin özellikle İç Anadolu'daki çölleşme eğilimini biliyoruz ve bu konuda önlem alamazsak İç Anadolu'dan deniz kıyılarına milyonlarca insanın göç edeceğini biliyoruz.

Fakat bir denizin çölleşmesine ilk kez tanık oluyoruz.

Akdeniz Üniversitesi Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, sadece Akdeniz'e özgü olan ve Akdeniz'in Amazon Ormanları olarak bilinen beş bin yıllık Posidonia Çayırları'nın can çekiştiğini belirtti. Posidonia Çayırları'nın deniz erozyo nunu önleyen kök yapısına sahip olduğunu aktaran Gökoğlu, "Biyolojik olarak köklü bitki olduğu için deniz içine atılan atıkları kendine besin olarak kullanıp denizi temizliyor. Amazon Ormanları'nın görevi neyse o da deniz dibinde aynı şeyi yapıyor. Koylarımız bitmiş durumda. Bu tür nesli azalan veya tükenen, korunması gereken türlerden biri olarak kırmızı listede. Ülkemizde çıkarılması, yolunması yasak" diye konuştu.

Ödül almış bir kardeşimin benden istediği yorumu sizlerle paylaşmayı uygun gördüm, kendisinin izni ile. Son zamanlarda ülkemizde yeni bir darbe söylentilerine tanık oluyoruz. Ne yazık ki bu tartışmaların öncülüğünü deneyimli siyaset adamı Hasan Atilla Uğur yapıyor.

Ülkeyi uyarmak doğru, ancak unutulmamalı ki büyük bir badire atlatan ülkemizde normal yaşama geçmek en önemli dileğimiz olmalıdır. Darbe söylentilerinin ülkemize çok zararları olduğunun bilincinde olmalıyız. Bu söylentiler yurt dışına da servis ediliyor. Bu, turizmimizi çok çok olumsuz etkiliyor. Bu yıl geçen yıla göre 8 milyar dolarlık turizm geliri kaybımız oluştu. Bu büyük kaybı göz ardı edemeyiz.

İkincisi ise güneydoğudaki aşiretlerin borcunun İngilizler tarafından ödendiği iddialarının o bölgedeki aşiretleri çok rahatsız ettiği görülüyor. İngilizler değil aşiretlerin borcunu ödemek, menfaatleri yoksa selam bile vermezler adama. Kaldı ki orada çoktandır İngiliz gizli servislerinin varlığını sağır sultan bile duymuştur herhalde.

İngilizler zaten şu anda ekonomik bir kriz yaşıyor, AB'den ayrılmak için gün sayıyor. Türkiye'de aşiretlerin borcunu ödemek gibi bir davranış, hiç inandırıcı değil.

Son söz, bu düşünceler ülkeye zarar vermekten başka bir şeye yaramaz. Daha dikkatli olmalıyız.