31 Ağustos 2016
Vatan için...

Küresel  siyaset, bölgemizde alabildiğine yoğunlaştı. Hemen her gün gündem hızla değişiyor. Ben de bu nedenle, bu yazıyı 24 Ağustos'ta yazdığımı söylemek zorundayım...

Şu anda Suriye'ye giden yabancı heyetler ve açıklamalarından söz edelim:

Rusya'dan sonra Çin de, Suriye'nin "ulusal bütünlüğü"nün korunması için askerî işbirliğinden söz etti. Hindistan heyeti de, benzeri yaklaşımlarla Suriye'yi ziyaret ediyor. Bu arada ülkemizde de çok önemli konuklar ağırlanıyor...

Türk Basınının amiral gemisi mi, yoksa ABD'nin mi belli olmayan, ama çok satan gazetelerimizde çıkan haberlere bakalım:

ABD ve AB ülkeleri, Türkiye'nin "Fırat Kalkanı" adı verilen harekâtı için -deyim yerindeyse- gaz vermeye devam ediyorlar. Ve tabi, Suriye'nin tepkisini hiçe sayıyorlar. Fakat Rusya'nın Şam ile koordineli ikazına yer vermek zorunda kaldılar ki; ülkemizi yönetenlerin, siyasilerimizin "En büyük hatamız, Suriye politikamızdır." günah çıkarmalarına rağmen, güven verici bir rotaya girdikleri yok ne yazık ki...

Çok zor görünse de, iş işten geçmeden o güvenli yola bir an evvel girmelerini öneririm. Ülkemizin bekası, bütünlüğü ve bağımsızlığı için can veren, sayıları günbegün artan, acıları yüreklerimizden taşan aziz şehitlerimizi rahmetle anarken; bundan sonra atacağımız politik adımlar itibarıyla, dilerim onlardan ve geride bıraktıklarından af dilemek zorunda kalmayalım.

Hâlihazırda, kanıksadıklarımız hatırlatıyor zaten: "Neler yapmadık şu vatan için; kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik." diye...

Saygı ve sevgilerimle...