Okuyucularımız çok iyi bilirler ki ben yazılarımda G20 ile ilgili son aylar içinde çok şeyler yazdım. G20 ide Türkiye için çok şey bekliyordum. Küresel güçlerin, gerek ekonomik gerekse stratejik çalışmaların doruğa çıktığı bu süreçte Türkiye'nin jeopolitik ağırlığını, küresel çatışmalarda hissettirecek. Dünya için vazgeçilmez bir ülke olduğunu kanıtlayabilirdi, diye düşünmüştüm.
Bu toplantının ülkemiz ev sahipliğinde yapılması bizim için eşsiz bir şanstı. Ayrıca kapitalizmle ve liberal dünya ile hesaplaşılacaktı. Yeni bir dünya için, ahlaklı ve adil bir dünya için.
Ancak gizli servislerin İŞİD militanlarına yaptırdıkları Paris saldırısı ile gündem tamamen değişti. Gündem IŞİD terörü ve Suriye krizi ve mülteci sorununda kitlendi. Suriye ve Esad konusunda görüş ayrılıkları daha da keskinleşti.
Bu toplantıda bol bol nezaket kuralları, ev sahibi ülkeye teşekkürler, vardı. Bu toplantıda bol miktarda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan vardı. Bu toplantı buram, buram kapitalizm kokuyordu.
Ancak bu toplantıda Türkiye yoktu. Burada bir çelişki olduğunu düşünülüyorsa beni tanıyanlar ne demek istediğimi anlamışlardır. Toplantı mizah gibi bir bildiri ile sona erdi. Bu toplantıda ise, toplantıya damgasını vuran Putin’in toplantı sonundaki şu sözleri oldu.
‘’ G20’ye katılanlar içinde İŞİD’ e yardım eden ve destek veren ülkelerde var. Buyurun kanıtlarını’’
15 Kasım ve K.K.T.C.
15 Kasım günü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 32. Kuruluş yıldönümüdür. Bu nedenle; K. Kıbrıs’ın Cumhuriyeti’nin kurucu başkanı ve ilk Cumhurbaşkanı Merhum Rauf Denktaş’ı saygı ve minnet duyguları ile yüklü olarak anıyorum. Sayın Denktaş sadece Kıbrıslı Türklerin değil, ana vatanında, ulusal çıkarları için, amansızca mücadele etmiş, eşsiz bir siyaset adamıdır. Ve en çok sevdiği kent İzmir’dir. Tedavisi için sürekli İzmir’i seçmiştir. İzmir sevdalısı bir devlet adamıdır.
Bende bir İzmirli olarak kendisine layık bir büyük park, anlamlı bir anıt ve bir anı evini yapamadığımızın burukluğunu yaşıyorum. CHP'li belediyeleri bu anlamlı göreve davet ediyorum.
Türkiye-Yunanistan Dostluk Maçı
Geçtiğimiz günlerde ülkemizde yapılan dostluk maçında, Yunanistan ulusal marşını ıslıklayan izleyicilerimizi kınıyorum. Üstelik seçimle göreve gelen başbakanlarının gözü önünde.
Önce şunu hatırlayalım, ben Yunan militarizminin, ülkemiz aleyhindeki davranışlarına en çok karşı çıkan kişiyim. Ermeni Soykırımı, Süryani Soykırımı ve İyon Soykırımı gibi gerçek dışı iddialara karşı en çok direnen kişiyim.
Ege denizindeki adalarımızın işgal etmesini, münhasır ekonomik bölgemize karşı yaptıklarına karşın en çok mücadele eden kişiyim. Ancak milli takım izleyicilerinin Yunanistan ulusal marşına karşı tepkilerini onaylamıyorum. Onlara kurtuluş savaşının sonunda büyük önderimiz M. Kemal ATATÜRK’ ün bir anısını hatırlatıyorum.
İzmir’in işgal günlerinde İzmir’e gelen yunan kralının, bugün İzmir’de Karşıyaka nikâh salonunun karşısındaki köşke yerleşirken merdivenlere Türk bayrağı sermişlerdi. Yunan kralı bu bayrağı çiğneyerek binaya girmişti.
Peki sonra ne oldu. Ordumuz İzmir’i 9 Eylülde düşmandan kurtardıktan sonra M. Kemal ATATÜRK’ ü bu binaya götürdüler. Ve merdivenlere Yunan bayrağı sermişlerdi. Atatürk ilgililere bu bayrağı kaldırttı ve tarihe örnek olacak şu sözleri söyledi. ‘’ Hiçbir ülkenin bayrağı çiğnenmez, çiğnenmemeli. Oysa daha 15 gün önce bu bayrağı taşıyan Yunan ordusu ile ölüm kalım savaşına girmişti.
M. Kemal’den örnek alın ve asla hiçbir ülkenin ulusal marşı okunurken, saygısızlık yapmayın.
|