Değerli okurlarım bugün size daha önce yazdığım ve bugünlerde anlayan için daha da önem kazanan bir yazımdan söz edeceğim.
Seçim barajları
13 Şubat 2015 tarihinde yazdığım yazı şöyleydi:
Ülkemizde siyasi partilerimiz için kullanılan baraj yüzde 10 ve Avrupa'nın en yüksek barajı. İşte bu nedenle siyasi partilerimiz çürüyor. İşte bu nedenle parti başkanları şımarıyor, despotlaşıyor, diktatörleşiyor. İşte bu nedenle yeni fikirler siyasete kazandırılamıyor. İşte bu nedenle partilerin liderleri ön seçimleri istemiyor. İşte bu nedenle liderler değişemiyor, değiştirilemiyor. Partililer ise gittikçe müritleşiyor.
Yeni siyasi hareketler gelişmeyince yurttaşlar ehveni-şer diyerek kendi partilerine istemeye istemeye oy veriyorlar. Böylece ülkemizde kullanılan oyların en az yüzde 70'i ehveni-şer oylara dönüşüyor. Örneğin İtalya’da baraj yüzde 5, İspanya’da yüzde 3, Yunanistan’da yüzde 3 olduğu için yeni siyasi söylemler oluşuyor. Genç liderler geleneksel partileri yerle bir edebiliyor. 10 sene evvel Yunanistan'da yüzde 4,5 oy alabilen parti, yeni söylemleri ile bugün iktidara gelebiliyor. Oysa Yunanistan'da baraj bizdeki gibi yüzde 10 olsaydı; çoktan Syriza Partisi tarihe gömülürdü.
En büyük çelişki ise bugün 1980 darbesini eleştirenler, o darbenin koyduğu seçim barajını değiştirmeyi akıllarından geçirmiyorlar.
Sözü uzatmayalım. Yüzde 10'luk baraj ülkemizde siyaseti yozlaştırdı, çürüttü. Demokrasiye ve parlamentarizme olan güveni yok etti. Lütfen vatanınızı biraz olsun seviyorsanız, bu barajı yüzde 3, hiç olmazsa yüzde 5’e düşürün. Veya kendi şahsi ikbaliniz, vatanınızdan daha önemli ise yüzde 20 bile yapabilirsiniz.
Önerilerim
a) Bu seçim barajlarını kaldırın. Gerek yurtdışından aldığınız emirle, gerekse işinize öyle geldiği için kaldıramıyorsanız
b) O zaman bu toplumu 4 partiye yönlendirme görevini yapan kamuoyu yoklamaları yapan şirketlerin faaliyetlerini durdurun. Bunların amacı toplumu bilgilendirmek değil, halkı 4 partiye yönlendirerek kamuoyu iradesini etkileyen kurumlardır. %10 barajının olduğu ülkelerde kamuoyu yoklaması yapılmamalı.
Bu kuruluşlar olsa olsa yöntemi ile 4 partinin oylarını belirliyorlar. Diğerlerini ise ki 20’ye yakın partiyi çöplüğe süpürüyorlar. O partilerinde siyasi düşünceleri, heyecanları, coşkuları var. Bunları hiçe sayıyorlar.
50 milyon seçmeni olan ülkede bin kişiyle yüz yüze görüşmüşlermiş. Aslında olsa olsa metodu ile veya ısmarlama sonucu ile bir rakam buluyorlar, bunu kamuoyu yoklaması diye halkımıza sunuyorlar.
c) Eğer bunlarında sesi kesilmiyorsa, parlamentoya egemen partiler, bizim işimize gelmiyor, diyorlarsa, o zaman iş seçmene kalır bu seçim barajlarını yıkmak. O zaman gideceksiniz sizi sürü gibi gören zihniyete karşı barajı geçemezler diyerek siyasetin çöplüğüne sürüklenen partilere oy verin ki barajlarla seçmenin iradesine hâkim olan zihniyet yıkılsın. Yıkın bu barajları ki, ülkemiz siyasetinde yeni ufuklar açılsın.
HDP’nin twiti
19 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti’nin, emperyalizm tuzağından kurtulmak için, M. Kemal Atatürk önderliğinde başlattığı ulusal direnişin günüdür.
Çok sonraları emperyal güçlerin, tuzağına düşen Yunanlılar, bugünü Rum-Pontus soykırım günü ilan ettiler ve Selanik kentinde Atatürk’ün doğduğu evin az ötesinde Rum-Pontus soykırım anıtı diktiler.
O anıt üzerinde, şu alçak sözler yazılıdır. “19 Mayıs 1919’da Türkler 353 bin Rum acımasızca çocuk, yaşlı demeden katlettiler. Bu soykırım 1923 senesine kadar sürdü.” İşte biz 19 Mayıs’ı Kurtuluş Savaşı’mızın bayramı olarak kutlarken, ülkemizde var olan bir parti HDP, İstanbul’daki örgütünden o anıttaki sözleri aynen paylaşan bir twit yayınladı. Bu twiti yalanladığını görmedim şuana kadar.
Siz mi Türkiye’nin partisi olacaksınız? Hadi gidin oradan, sizler ülkemizi bölmek isteyenlerin maşası olursunuz ancak.
Peki, o partinin küçük hesaplarla barajı geçmesi isteyen kişilere ne demeli? Lügatımda sizlere söyleyecek söz bulamıyorum.
|