2015 yılı çok tehlikeli gelişmelerle başladı. Ukrayna krizi şimdi de Karadeniz’e sıçradı. NATO Deniz Kuvvetleri şimdi Karadeniz’in sözde uluslararası sularında tatbikat yapıyor. Aynı anda Rus Deniz Kuvvetleri de çıplak gözle görülebilen mesafede tatbikat yapıyor.
Oysa Karadeniz İkinci Dünya Savaşı süresince bile büyük bir deniz savaşına sahne olmadı bir kaç münferit olay dışında. Çünkü Montrö Sözleşmesi sayesinde Sovyetler ve Türkiye arasındaki karşılıklı güvenin sonucu Karadeniz savaş dışında kalmıştı.
Rusya bu gelişmeler karşısında Kırım'ı nükleer güçle takviye edebileceğini ifade etti. Hiç şüpheniz olmasın ki, karşı hamle NATO’dan gelecek ve Sinop veya Trabzon’da nükleer güç barındıran bir NATO üssü Türkiye'den talep edilecektir. İşte o zaman ekonomik ve doğalgaz ilişkilerimiz olan Rusya ile siyasi ve askeri ilişkilerimiz olan ABD arasında tercih yapmak zorunda kalabiliriz. Türkiye bu tatbikatlara askeri olarak katılmamalı. Eski Sovyetler'den ayrılan ülkeler NATO’nun askeri kanadından çekilmeli.
Türk milleti 1962 Küba Krizi'nde ülkesindeki nükleer başlık taşıyan füzelerin nasıl pazarlık konusu yapıldığını ve Soğuk Savaş süresinde oluşacak bir küresel savaşta NATO askeri stratejilerine göre nasıl feda edildiğini unutmamalı.
Bricks Kalkınma Bankası
Bricks Kalkınma Bankası son imzaların atılması ile fiilen kuruluş aşamasına geçti.
Böylece batılıların, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin, ekonomilerini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek amaçlı kurulan Dünya Bankası ve IMF'nin pabuçları dama atılır mı acaba? Şimdilik bunu söylemek için erken ama yine de 21'inci yüzyılda damga vurabilecek bir adım diyebiliriz. Küresel güçlerin ekonomik ve sosyal alanda yeni bir mücadelesine tanık olacağız gelecek günlerde. Türk iş ve finans dünyası yakın takip etmeli.
Lahey Uluslararası Adalet Divanı, Sırbistan iç savaşında oluşan, karşılıklı tehcirlerin soykırım olarak nitelenemeyeceği kararını almıştı. Böylece Şer Cephesi'nin elindeki son kozda gitti. Tarihi belgelerde kaybeden, hukuksal alanda Strasburg'da hezimete uğrayan ve sadece tehcire soykırım diyen Şer Cephesi'nin 24 Nisan 2015'de yapacağı siyasi saldırıda da büyük bir darbe yediler.
Küçük ödüller peşinde koşan, ülkemizin sözde bilim adamlarının hevesleri kursaklarında kaldı. Geçtiğimiz günlerde ABD saygın tarih bilimcilerinden Justin Mc Carthy ise 1915 Türkler değil Ermeniler milyonlarca Müslüman’a belirli bir alanda soykırım uyguladı sözleri, ödül peşinde koşan üniversitelerimize kapağı atmış bir takım sözde bilim adamlarımızın suratına atılmış bir şamardır, anlayabiliyorlarsa.
|