28 Kasım 2014
Çok kutuplu dünyanın temsilcileri

ABD'nin Başkan Yardımcısı Joe Biden, ülkemize geldi. Ancak eli boş döndüğü yorumları yapılıyor. Hükümet ile ilgili görüşmelerden daha fazlasını Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptı. Ancak nelerin görüşüldüğü bilinmiyor. Oysa bu tür görüşmeler kamuya açıklanır ve halk ile paylaşılır. Ancak bizim ülkemizde maalesef böyle bir gelenek uzun yıllardır göz ardı ediliyor. 

Çünkü Türkiye'nin herhangi bir uluslararası diplomasi politikası yok, hükümetin yok, muhalefet partilerinin yok. Sadece tek kişinin iradesi hâkim dış siyasetimizde. Dolayısıyla tek kişinin iradesi dış politikamızı belirlerse, o kişinin saplantıları etkili olur. (Buna çarpıcı bir örnek ise; bu yazıyı hazırlarken Mısır Devlet Başkanı ile Fransa Başkanı bazı ekonomik anlaşmalar yapıyor. Bunlar arasında Kahire metrosu gibi devasa projeler de var. Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri düzgün olsaydı, bu ihaleler kesinlikle Türkiye'nin olurdu. İktidar partisinin, Sisi’nin, Müslüman Kardeşlere darbe yaptığı nedeniyle öfkesi, ...

Muhalefet Partisinin ise Sisi üniformalı saplantısı, ülkemizin ekonomisini çok zarara soktu. Oysa demokrasinin beşiği kabul edilen Fransa, General Sisi ile pazarlıkta tereddüt etmedi.)

http://www.gozlemgazetesi.com/UserFiles/images/Habericerik/28-11-2014_18-00-32_1.pngGelelim yine Biden'in gezisine. Öyle görülüyor ki hiçbir konuda uzlaşma olmadı. Ancak ABD'nin yanıtı ise çok net oldu: "Türkiye'nin bize ihtiyacı var, bizimde Türkiye'ye ihtiyacımız var" 

İşte Türkiye'nin jeopolitiğinin önemini bu tek cümle belirliyor. 

Bir başka olay ise Biden'in Ortodoks Fener Patriki Bartholomeos ile yaptığı görüşmede kendisini ekümenik patrik olarak tanımlamasıdır, Lozan'daki uluslararası anlaşmaya aykırı bir tanımlamadır ve kabul edilemez. 
ABD ile Rusya arasındaki küresel egemenlik mücadelesinde Ukrayna ve Rusya'daki ortodoksları etkileri altında tutmak için yapılan bu girişimlerden ülkemiz ileride ciddi zarar görür. Ancak ne yazık ki ülkemizde tek bir yetkili bile itiraz etmedi bu tanımlamaya. 

ABD'nin Afganistan'a geri dönüşü mü?
Afganistan, Asya'nın stratejik bir bölgesi. ABD tek kutuplu dönemde burayı kontrol etmek istiyordu. New York’taki ikiz kulelerine yapılan saldırı bahane edilerek, işgal edilmişti. (Bu saldırı ile ilgili çok spekülasyon yapıldı.) Ancak bu işgal ABD'ye pahalı olmaya başlayınca, oradan çekilme takvimini açıkladı. 2015'te tamamen çekilecekti. Fakat cumhuriyetçi şahinlerin egemenliği arttıkça, ABD orada kalmalı idi. Çünkü ABD'nin savaş baronları böyle istiyordu. İşte nasıl olduysa tam zamanında bahane oluştu, bir voleybol maçında patlatılan bomba. Peki, bu bombayı kim tasarladı? Şimdilik bu konuyu uzmanlarına bırakalım. Savunma bakanının istifası da bana göre bu nedenle. Çünkü Afganistan'ın boşaltılmasını, pusuda bekleyen Rusya ve Çin'in bölgeyi kontrol etmesi ve Pakistan'a kadar bu etki alanını genişletmesi olası idi. Bu ABD'nin Asya'dan tamamen çekilmesi demektir. Ki bence ABD o coğrafyayı rakiplerine kolayca bırakmayacaktır. Bakalım biz Mehmetçik’i nasıl koruyacağız o bataklıktan.

ABD gitti Putin geliyor
Putin'in geliş sloganları netleşti. “Ben Türkiye'ye yeni ufuklar açmaya geliyorum” dedi, çantasında çok proje var. Bu arada bu üst düzey ziyaret için Rusya'nın Sesi radyosunda iktidar partisinin ekonomik anlayışının övüldüğüne tanık oluyoruz.
Bu arada Rusya'nın Türkologlarından Aleksandr Sotniçenko'nun beyanatını çarpıcı buldum. “Putin'in ziyareti ikili ilişkilere ivme kazandıracak. ABD ve AB'nin Rusya'ya karşı yaptırımlarından uzak durması, Türkiye için iyi bir fırsat. Türk köy tarım sanayinin gelişmesi için güzel bir şans.”  

Son söz! İşte çok kutuplu Dünya böyledir. Kutuplar arası mücadele arttıkça Türkiye’nin önemi artacak. Hele bir de bunu yönetebilecek siyasi kadrolarımız olabilse idi…