Geçtiğimiz günlerde, basın camiasının değerli ismi ağabeyim Saruhan Ayber’i kaybettik. Hepimizin ve basın camiasının başı sağ olsun. Baş sağlığı dileyen tüm dostlara teşekkür ederim. Gözlem Gazetesi’nde çıkan yazıları ile Sayın Çetin Gürel’e ve Sayın Öcal Uluç’a, Yeni Asır’daki yazısı için Sayın Erkin Usman’a teşekkür ederim. Ağabeyim Saruhan Ayber’in, İzmir’de görevli iken yakın çalışma arkadaşı Yaşar Aksoy’a, internetteki yazdığı çok güzel, çok anlamlı yazısı için teşekkür ederim. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Atilla Sertel’e, Bursa’daki cenaze törenine arkadaşlarıyla bizzat katıldıkları için teşekkür ederim. Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne töreni üstlendikleri için teşekkür ederim. Törene bizzat katılan Sayın Can Ataklı ve diğer gazeteci dostlara teşekkür ederim.
Nur içinde yatsın.
Orta Doğu’da kaybeden Türkiye
Sayın Cumhurbaşkanı kısa bir süre önce PYD ile PKK eşittir ve terör örgütüdür demiştir. Washington çok sert yanıtladı. “Türkiye artık dostumuz değil” dedi. Sonra ne oldu. Türkiye peşmergeyi desteklemeye, ABD tarafından mecbur edildi.
İngiliz Gazetesi Finansal Times bakın ne yazdı. “Türkiye, ABD’ye boyun eğdi ve topraklarını, Iraklı Kürt peşmergelere açtı.”
Daha öncede ABD’nin ülkemizi yönetenlere baskısına çok tanık olduk. Örnek Libya; o günün Başbakanı Tayyip Erdoğan, önce NATO’nun talebine “NATO’nun orada ne işi var” dedi. Sonra Kaddafi’nin ülkesinin vurulması için, İzmir’deki NATO karargâhını kullandırdı.
1912 yılında M. Kemal’lerin, Enver Paşa’ların, Libya halkının yanında, işgalci İtalyanlara karşı savaşarak kazandığımız Libya halkının sevgisini, şimdi sonsuza dek kaybettik. Örnekler çok. Şimdilik bunlarla yetinelim. Ancak bunlardan derste çıkaralım.
1-Türkiye’nin itibarını lekelememek için ya ülkemize dayatılan baskılara direnin, ya da ABD ile gizli ikili bir anlaşma yapın, ABD ne istiyorsa, sizi önceden haberdar etsin. Önce siz isteyin ABD size uysun. Böylece ülkemiz insanları, yandaş basın ve Dünyanın aptalları ABD’yi, Türkiye’nin yönettiğini sansınlar. Yani kazan-kazan formülü.
2)Mustafa Kemal, 2 katlı mütevazı binasında iken, Türkiye’nin, Dünya’daki itibarı bugünkünden çok çok daha fazlaydı.
Demek ki büyük görkemli saraylar, hele hele önümüzdeki günlerde Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılan, İngiltere Kraliçesi’nin sarayından, Beyaz Saray’dan daha büyük saraylara sahip olmak, ülkenin itibarının artmasını sağlıyor mu?
Osmanlı’nın son zamanlarında saraylar büyüdükçe, imparatorluk küçüldü ve çöktü. Türkiye Cumhuriyeti’nde de saraylar büyüdükçe, Cumhuriyet ve ülke çöküyor.
Hakkaniyetle yapılan Türkiye’nin kabul ettiği münhasır ekonomik alan haritası
Dünya’da neler oluyor?
Türkiye, Ortadoğu bataklığında çırpınırken, Dünya’nın diğer ucunda neler oluyor? Bir de o tarafa bakalım.
Şangay iş birliği örgütü Pakistan ve Hindistan’ı prensip olarak örgüte davet etti. Sadece Hindistan ile Çin arasında henüz aşılamayan, küçük bir pürüz kaldı. Böylece Şangay iş birliği örgütü küresel ağırlığını iyice arttırdı. Ayrıca kurulan kurumları ile Dünya ticaretine ABD dolarını kovmaya başladı.
ABD baskısı ile Rusya’ya yapılan Avrupa Birliği yaptırımları ters tepti. Almanya bile büyüme hedeflerini geri çekmek zorunda kaldı. Doğu Avrupa Ülkeleri ise Rusya’ya yapılan yaptırımlara direnmeye başladı.
Avrasya Ekonomik Topluluğu’na, Ermenistan VE Kırgızistan da başvurdu. Böylece 24 Nisan 2015’deki Ermeni devleti ve Diasporasının ülkemize karşı yapacağı saldırıda, onların eli güçlenirken, biz sürekli güç kaybediyoruz. En son Mısır bile Ermeni soykırımını tartışmaya başladı, uluslararası tüm oylamalarda gerek spor da olsun, gerek EXPO’da olsun, gerekse Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu geçici üyeliğinde olsun ağır bir mağlubiyete uğradık.
Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun dış politikası da bu kadar olur.
Sayın Davutoğlu, “ince bir satranç oynuyoruz” diyor.
Mısır’ın, Sünni İslam Dünyasında ağırlığı hızla artarken, Türkiye ise sürekli kaybediyor.
Sünni ve Şii Dünyasını birleştirme hamlesini de Mısır başlattı. İran ile görüşüyorlar.
Doğu Akdeniz’deki, (Kıbrıs çevresindeki) askeri manevraların sırrını çözdünüz mü?
Şu günlerde Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail ve Rusya askeri manevralar yapıyor. Peki, bu manevralar kime karşı yapılıyor. Mısır’a karşı yapılıyorsa, (şimdilerde gaz bölgesi için stratejik ortağı olan) G. Kıbrıs Rum yönetiminin işi ne? ABD’ye karşı yapılıyorsa, İsrail’in işi ne? Suriye’ye karşı yapılıyorsa, Rusya’nın işi ne? Ya kime karşı bu manevralar dersiniz?
Türkiye’yi devre dışı bırakan Yunanistan’ın yaptırdığı münhasır ekonomik bölge haritası. Görüldüğü gibi Kıbrıs tek başına Türkiye’den daha fazla ekonomik münhasır bölgeye sahiptir.
|