Okuyucularım çok iyi bilir, ben uluslararası gelişmeleri yorumlarım. Küresel ve bölgesel güçlerin hamlelerini izler, ülkemizin nasıl etkileneceğini çözmeye gayret eder ve ülkemi uyarırım…
Tıp biliminde 'erken teşhis hayat kurtarır' sözü ne ise benimde gerek TV programlarında gerekse dergi ve gazetelerdeki yazılarımda “Uluslararası güçlerin yapacağı hamleleri önceden teşhis edersek, bir ülkenin geleceğini kurtarırız” sözü ile başlarım.
Bu kezde son zamanlarda batılı odakların ülkemizi hedef alan saldırılarının belirli bir plan dâhilinde olduğunu, Batı-Rusya çekişmesini Doğu Akdeniz Kafkasya ve Karadeniz yani bizim sınırımızı yıkmak için planlandığını yazmayı düşündüm.
Ancak yazamıyorum, yazamazdım, yazmayacağım...
Çünkü Soma'daki facia herşeyin önüne geçti. Bende Soma'yı yazacağım ancak pek çok seçkin yazar Soma'yı yazıyor onların pek çoğu benim gibi duygular taşıyor olabilirler. Benzer yazılar olabilir şimdiden onlar için özür dilerim
Soma ile benim yaşantımda ortak bir dönem de var.
Yedek subaylığımı levazım sınıfında yaptım. Halıcıoğlu'nda 6 ay yedek subay okulundan sonra asteğmen olarak kura çektiğimde Soma askerlik şubesine kömür yollama subayı olarak görevlendirildim. O zamanlar gerek devlet işletmesi garp linyitlerine, gerekse özel sektör işletmelerine pek çok defa konuk oldum.
O dönemden belleğimde kalanlar:
- O süreçte maden sahalarında tek bir olay bile olmadı.
-Madenciler kazançları ile arsa alabiliyor, ev yapabiliyorlardı.
-Çakırefe diye efsane bir sendikacı vardı. İşçinin burnu kanasa bir sıkıntısı olsa yardımına koşardı.
- Bizim askerlik şubesine bazen engelli askerler gelirdi, onlar kısa dönem askerlik yaparlardı. Ancak çoğu köylerine dönemezlerdi, utanırlardı. Biz onları madenlere yerleştirir, 2 senelik hizmetten sonra terhis ederdik.
Soru: Soma’daki facianın gerçek sorumluları kimler?
• Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 nolu Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni 19 yıldır imzalamayan siyasetçilerin tümü.
• Özelleştirme adı altında başta madenlerimizi uluslararası şirketlerin yağmasına açan siyasetçiler, yandaş medya, sözde bilimadamları hepiniz bu cinayetin sorumlularısınız.
Soru: Türkiye madenlerde güvenliği sağlayabilir mi? Özelleştirme tutkusu durdurulabilir mi?
• Hayır yapamaz. Bugün Türkiye yabancı şirketlerin holdinglerin işgali altındadır. Bu nedenle pahalı olan güvenlik yatırımlarını, çevre duyarlılığını ve taşeronluğu kaldırmasını bekleyemeyiz.
Son söz: Bu tür olaylardan sonra bazı yetkililer, ölüm madenciliğin doğasında var diyor, öyle midir?
• 21. yüzyılda vatan savunması hariç hiçbir mesleğin doğasında ölüm yoktur. Maden işçisinin doğasında ölüm vardır diyen yöneticiler, ülkede yöneticilerin de yuhlanmasının o işin doğasında olduğunu kabul etmelidirler.
Dayanışma örneği
Beni duygulandıran gerçek ise şu; ülkemizde büyük bir dayanışmaya tanık olduk. Spor klüplerinin kurum ve kuruluşların, çocukların, işçi-memur, talebe, üretici, esnaf hemen herkesin Soma için seferber olması, ülkemiz insanının en ahlaklı, en asil vasfıdır.
Yardımlaşma konusunda hiçbir ülke halkı benim ülkemin halkıyla kıyaslanamaz.
Birde bu asil halka layık siyasetçilere sahip olabilseydik.
|