Sayın Başbakan'ın Almanya ziyareti sırasında, Merkel'in Türkiye'nin AB üyeliği için güven vermeyen ifadelerinden sonra Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, her zaman Türkiye'nin AB üyeliğini savunurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi protestocularını 'ezdirmesinden' sonra Avrupa Birliği'nin Anadolu'ya kadar genişletilmesi konusunda 'ciddi şüpheye düştüğünü' her ortamda dile getirdi. Martin Schulz şu ifadeleri de kullandı: "Biz diyoruz ki: Sonunda asla üyeliğin gerçekleşmeyeceği bir sürecin, ulusal egemenliğini, üniter yapısını, Ortadoğu'daki barışın güvencesi ordusunu, kuruluş felsefesini feda ederek, bölerek, parçalayarak, ısrarla devam ettirilmek istenmesi, Türk kamikazesidir"
Hiç bir siyasetçinin AB konusunda Türk ulusunun onuru ile oynamaya hakkı olamaz. Sözümüz AKP'ye değil; çünkü onlar ordunun tasviyesinde AB'yi kullandılar. CHP lideri ise Cumhuriyet mitinglerinde, Gezi Parkı direnişlerinde 'Ne ABD, ne AB' diye bağıran milyonlarca seçmenine karşın, Avrupa Birliği'nde büro açtı ve AB'nin yanında olduğunu ifade etti. Sözümüz onadır.
ABD'nin sesi yayını
Kaliforniya'daki kuraklığın bilinen en büyük kuraklık olduğundan söz eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, "İklim değişikliği en ürkütücü kitle imha silahı olabilir" uyarısında bulundu.
Bir önceki Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise önümüzdeki yıllar su savaşları çıkacak derken, öncelikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı işaret etmişti.
Bu gazetedeki köşe yazılarımda ve yaptığım çeşitli televizyon programlarımda doğanın bu tehdidine karşı defalarca uyarıda bulundum. Sanırım karıncalar bile değişen iklim koşullarına karşın tedbir alıyordur. Ama bizim siyasi partilerimizin gündeminde yok. Nihayet basın bile uyandı.
Basında yer alan iki haber ile bu kaygımızı noktalayalım:
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: "Türkiye'de şehirler arasında su savaşları çıkacak. İstanbul, Edirne ve Kırklareli'nden su isteyecek; ama o şehrin halkı su vermek istemeyecek. Köyler arasında bile su kavgası çıkacak. İnsanlar diğer şehirlere giden su borularını kesecek" (Habertürk Gazetesi)
"Kuraklık nedeni ile buğday, çeltik, yulaf gibi temel ürünlerde kayıp yüzde 40'a ulaştı. Sıcaklıklar sürerse meyve ve fındıkta hasat yüzde 50 düşecek" (Sözcü Gazetesi)
Türkiye'yi bekleyen üç tehdit aynı anda mı tetiklenecek?
1- Kıbrıs'ta görüşmeler başladı.
Yeni Kıbrıs haritasında Türkiye ne kadar taviz veriyor. ABD bu kez doğrudan müdahil oldu. Batı için hedef ne? Önümüzdeki hafta bu konuyu geniş bir bakış açısı ile ele alacağım.
2- Güneydoğu'da bölücü çetelerin özerklik tehditleri
3- Ekonomik kriz
İşte bu üç tehdit aynı anda başlayabilir; çünkü ülkemiz gerek güvenlik güçleri olarak gerekse siyasi olarak en zayıf anında. Partiler de vatandaşta yerel seçimlere odaklanmış. Dış dünyaya ilgi zayıflamış.
Yazımızı 60 yıl önce genç yaşta yitirdiğimiz ünlü şairimiz Orhan Veli'nin 1945'lerdeki dünya koşullarına duyarsız olan halkımız için yazdığı bir şiirle noktalayalım.
"Ne atom bombası,
Ne Londra Konferansı,
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna,
Umurunda mı dünya"
|