2014 yılında dünya ve Türkiye çok kutuplu dünyaya geçişten bu yana, küresel güçlerin egemenlik alanlarını genişletmek için, ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel hamlelerini gözlüyoruz.
Ve ayrıca bu güçlerin tarihin hiçbir zamanında olmadığı kadar silahlı kuvvetlerini güçlendirdiklerine tanık oluyoruz.
Daha küçük ülkeler ise bu fırtınadan etkilenmemek için ekonomik, siyasi ve kültürel guruplar oluşturdular. Avrupa Birliği, UNASUR (Güney Amerika Uluslar Topluluğu) ASEAN (Güneydoğu Asya ülkeleri işbirliği örgütü gibi).
Bu arada İslam Birliği, Arap Birliği, Afrika Birliği gibi örgütler ise sağlam bir birlik oluşturamadıklarından emperyal güçler tarafından tuzağa düşürülmüşler. İç savaşlar yüzünden çok can ve mal kaybına uğramışlardır. Ve 2014 yılında da tüm yıkımı ile devam ediyor. Arap ülkelerinin son 4 yılda kayıplarının 800 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Bunun anlamı kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan daha uzun yıllar ekonomik çıkarlarımız yok oldu demektir.
Türkiye iki uluslararası örgütte var ama ilişkiler evlere şenlik NATO savunma örgütündeyiz. Başta ABD olmak üzere NATO ülkelerinin çıkarlarına hizmet ettiğimiz yetmiyormuş gibi, birde ülkemizi kimin yöneteceğini, kimin muhalefet olacağını, başta milli eğitimimiz olmak üzere tüm kurumlarımızın nasıl yönetileceğini ve ordumuzun nasıl yapılanacağını hizadan çıkarsa şayet, neler uygulanacağını ABD ve NATO karar veriyor.
Avrupa Birliğine girmeye çalışıyoruz. Tam 50 yıl oldu. O zamanlar devlet bile olmayan ülkeler girdi, biz hala bekleme odasındayız. Alın bizi diyoruz almıyorlar, bırakın diyoruz bırakmıyorlar. Bu da başka bir gariplik ya.
İşte yeni bir dünya kurulurken Türkiye'nin durumu bu. İktidar tek kişinin iradesinde, muhalefet tek kişinin iradesinde. İki adamın grup toplantısındaki içeriği, fındıkkabuğunu doldurmayan boş laflarla avunuyoruz.
2014 yılına girerken, küresel güçlerin 2014 ve sonraki stratejilerini bu ülkelerin liderlerinin son demeçlerine ve saygın dergi ve gazetelerin yorumlarını izleyerek gelecek için ipuçları yakalamaya çalışacağız. Ancak şunu da belirtmek isterim ki, her ne kadar bizim ne iktidar ne muhalefetimizin küresel bir diplomasimiz olmamasına rağmen tüm güçlerin, gelecek stratejilerinde Türkiye her zaman vardır. Ve var olacaktır. Buna Türkiye'nin jeopolitiği ve coğrafi konumu diyebiliriz.
Bu çok özel coğrafyamızı 1919- 1923 yıllarında emperyal güçlerin ülkemizi yok etmek istediği süreçte Mustafa Kemal ve ona inananların ve Mustafa Kemal'in askerlerine borçluyuz.
- Rusya Türkiye ile iyi ilişkilerden vazgeçemez. Aksi takdirde Akdeniz, Ortadoğu ve Afrika'daki çıkarları riske girer.
- Çin için Türkiye çok önemli bir konumdadır. Ekonomik ve kültürel ilişkilere özel önem verir.
- Ülkemiz ABD'nin bölgede varlığı için çok önemlidir.
- Avrupa Birliği Türkiye'yi tamamen yok sayamaz bedeli ağır olur
- İran batıya açılacaksa Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak zorundadır.
-Irak petrolünü batıya satmak için ülkemize muhtaçtır.
- Laik Türkiye Cumhuriyeti İsrail'în güvenliği için çok önemlidir.
(Yazımızın ikinci bölümünde, 2014 ve sonrası dönemde Türkiye ne gibi roller üstlenecek ve son bölümde de Türkiye'nin yapması gerekenler yer alacak)
|