Son yirmi yılda sonuçlar hiç değişmiyor. Kısa mesafeli yarışlarda ABD ve Jamaikalı zenci atletler, uzun mesafe koşularında ise Afrikalı zenciler madalyaları aldı.
Acaba olimpiyatlardaki sonuçların diyorum ki 2-3 asır önce emperyalizmin en alçak dönemindeki köle ticareti ile ilişkisi olabilir mi?
Amerika Kıtası'nda üretimi artırmak için çok miktarda köleye ihtiyaç vardı. Amerikan yerlileri ise bu göreve uygun değildi, özgürlüklerine fazlası ile düşkünlerdi.
O halde kölelerin Afrika'dan gelmeleri gerekiyordu. Köle pazarları kuruldu. Köle tüccarları ve köle avcıları Afrika'nın her bölgesine daldılar. İnsanlık tarihinin en utanç verici uygulaması başladı. Papa bile emperyallere bu köle ticareti için onay verdi.
Tabii ki yakalanan zenciler, geriye dönüşü olmayan limandan yeni kıtaya zincirlenerek, kısıtlı su ve yiyecekle elli günlük yolculuğa başladı. Bu yolculukta zayıflar ile güçsüzler yaşamını yitirdi ve okyanusun sularına atıldı. Yeni kıtaya ulaşanlar köle pazarlarında satışa sunuldu. Ve en zor koşullarda çalıştırıldı. Bir kez daha güçsüzler yaşamını yitirdi, güçlüler kaldı. Böylece yapay ayıklanma ile güçlü, kuvvetli ve hızlı Afrikalılar ABD Kıtası'nda bugünlere ulaştı.
Afrika'da ise beyaz adamdan daha uzağa kaçanlar kurtuldu. Böylece Afrika yerlileri de uzun mesafe koşma genlerine sahip oldular.
Acaba emperyalizmin bu insanlık dışı uygulamaları sonucunda mı ABD Kıtası'nda uzun boylu, güçlü, hızlı kuşak kısa mesafeli yarışlarda başarılı olurken, Afrika zencileri ise zayıf, çelimsiz ama uzun mesafeli yarışlarda başarılı oluyor?
Şimdi siz bu yoruma isterseniz fantezi deyin, ben batı emperyalizminin ve zenginliğinin kaynağındaki utanç verici dönemden söz etmiş oldum. Batı ülkelerinin köleliğe son verişleri insanlık duygularından değil, 18. ve 19. yüzyıllarda makine sanayinin gelişmesi nedeni iledir. Yoksa hiç şüphesiz olmasın, sanayi devrimi olmasa idi bugün de kölelik aynen devam ederdi.
Birinci emperyalist dalga Afrika nüfusunun 3'de birini yok etti.
Artık insan hakları beyannameleri batı uygarlığının göstergesi oluyordu. Ancak söz konusu Afrika olunca ve kara kıtanın zenginlikleri olunca emperyalistleri ahlaksızlığı sınır tanımıyordu. Aralarında anlaşarak Afrika'yı paylaştılar. Altın, elmas başta olmak üzere yağma alabildiğine devam etti. 1960'lardan sonra Kara Afrika'da uyanış başladı. Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine karşı başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin gizli servisleri devreye girdi.
İkinci dalgada en az 20 milyon Afrikalı yaşamını yitirdi ve zenginliklerinin önemli bir bölümünü kaybetti.
Bugün Afrika 3'üncü dalga emperyalizmiyle karşı karşıya.
Birinci dalgada köle ticareti, ikinci dalgada başta elmas ve altın olmak üzere tüm madenleri yağmalandı. Üçüncü dalgada toprakları, suları ve yeni keşfedilen petrolü yağmalanıyor. Şimdilerde Çin'de bu bölgeye ağırlıklı girdi. Afrika'da pek çok toprak satın aldı, elindeki ABD dolarları ile. Afrika'nın toprakları suyu ve petrolü yağmalanıyor şimdi. Günde 3 bin çocuğun açlıktan öldüğü Afrika'da.
|