12 temmuz 2013
Devrim mi, darbe mi?

Mısır'da Tahrir Meydanı'nda başlayan on milyonların Mursi'ye karşı direnişi ve Mursi'nin görevden uzaklaştırılması ile  sonuçlanan olaylara darbe mi devrim mi diyeceğiz?

Avrupa ve ABD hariç hemen her ülke görüşlerini bildirdi. (Avrupa ve ABD, yeni hükümet onların çıkarlarına uygun hareket ederse bu devrim olur, aksi halde darbe olur.)

Darbe mi devrim mi tartışmalarında ilginç gelişmelerde oldu. Bugüne kadar aynı ideolojideki ülkeler farklı yorumlarda bulundu. (Dış siyaset analizcilerinin bu farklı görüşleri ve nedenlerini mutlaka tartışmalıdır.)

Ülkemize gelince Sayın Başbakan doğal olarak buna 'darbe' dedi. Ana Muhalefet Partisi Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ise Başbakan'dan evvel davranıp, "Bu darbedir, ordu karıştı" dedi. Ancak CHP'de farklı yorumlar da çıktı. Özellikle Birgül Ayman Güler'in ve ulusalcı yurtsever, Atatürkçü kadroların çıkışını kutlamak isterim. 

Düşüncelerine saygı duyduğum pek çok dostumun da Mısır konusundaki farklı düşündüklerine tanık oluyorum, hepsinin görüşlerine de saygılıyım. 

Otoriter rejimler 20'nci asrın yapılarıdır. Şeriat yapılanması ise 5 asır öncesinin yaşam tarzını dayatır. O halde Saddam da dâhil Arap Baharı karşı devrimdir ve emperyalist ülkelerin bir tuzağıdır. Bu ülkeler 5 asır geriye gitmiştir. 

Mısır halkı ise getirilen bu dayatmaya karşın tahrirde isyan etmiş ve 5 asırlık bir sıçrama yapmıştır. Bu bir devrimdir. 

(Güney Amerika ülkelerinde 20'nci asırda otoriter devletler, askeri cuntalar vardı, 21'inci yüzyılda ise bolivarcı anti-emperyalist devrimlerle demokrasi de örnek bir yapıya kavuştu.

15'inci asrı yaşayan İslam ülkelerinin demokrasi şansı hiç yoktur. 
Bir de Mısır Devrimi'nin sahibine bakalım. Anti-emperyalist, nasırcılık hareketi buna devrim diyorsa buna da saygı duymak gerekir. 

Mısır ve Türkiye önümüzdeki yıllarda zor hem de çok zor günler geçirecek.

Nil Nehri Mısır demektir, ancak şimdilerde Nil Nehri'nin Memba ülkelerinde pek çok baraj inşaatı başlıyor. Bu barajlar Nil Nehri'nin sularını ciddi şekilde azaltacaktır.  Bu da Mısır'ın sonu demektir.

Türkiye ise emperyal güçlerin tezgâhları ile Güneydoğu'yu kaybetme riski ile karşı karşıyadır. 
O nedenle Mısır'da tahririn nasrcılığa, Gezi parkı'nın Kemalizm'e yöneleceğini tahmin ediyorum. 
Türkiye-Mısır ilişkilerinde önemli gerçek!

Mübarek döneminde Mısır ile Güney Kıbrıs Rum yönetiminin imzaladığı ve ülkemiz aleyhinde olan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasını Mursi hükümeti iptal etmişti. Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesi olamayacağını savunan ülkemiz önemli bir avantaj sağladı. Bu bölgede çok miktarda hidrokarbon olduğunu biliyoruz. Bu avantajımızın devamı için Mısır'da hangi rejim olursa olsun dostluğumuzun devamlı olması gerekir. Bu nedenle gerek Sayın Başbakan'ın gerekse Sayın Davutoğlu'nun Mısır'daki yönetim değişikliğine tepkilerinin, ülkemizin çıkarlarına uygun olmadığını düşünüyorum.