24 Mayıs 2013
Sayın Başbakan'ın ABD gezisi sonuçları

- ABD'de görkemli karşılama törenine karşın basın ve kamuoyu bu ziyareti önemsemedi.
- Obama Türkiye'nin götürdüğü Suriye ile ilgili tüm teklifleri nazik bir şekilde reddetti.
- Batı basını Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolünün yarar sağlamayacağı konusunda hemfikir. Bu anlamda sadece Ergin Yıldızoğlu'nun dünya ekonomisine bakış köşesinden alıntı yapalım.

“Time Dergisi'nden Tharoor da yazısında Erdoğan'ın prestij kaybettiğinden söz ediyordu. Tharoor'a göre, Erdoğan 2011 yılında New York'ta Time Dergisi'yle görüşürken tarihin rüzgârını yelkenine doldurmuş gibiydi. Erdoğan, ‘Arap Baharı’ ikliminde Ortadoğu'da olayları etkileyen bir yeni Osmanlı sultanı gibiydi. Trablus'ta, Kahire'de ve diğer Arap başkentlerinde kahraman olarak görülüyordu. Hiçbir ülke bölgede bu kadar önemli değildi. İki yıl sonra Türkiye'nin yumuşak gücünün, gücü gitmiş yumuşaklığı kalmış gibi görünüyor. Artık Erdoğan'ın dünya sahnesindeki imajı eskisine göre daha küçük, daha mütevazı."

Türkiye nerede hata yaptı?
- Dışişleri Bakanlığı'nın deneyimli kadrolarını yok sayıp ve Osmanlı'nın kalıntıları üzerinde yükselen T.C.'yi yok sayıp ABD gizli servislerinin planı olan 'Yeni Osmanlılık' hayaline kapılan anlayışının çoktan sona erdiğini anlamayacaktı.
- Dünyada halen Bush ve Condoleezza Rice dönemindeki tek dünya eğemenliği döneminin sona erdiğini algılayamadı. Rusya ve Çin'in Suriye konusunda 'o bölgedeki çıkarları nedeni' ile karşı hamlelerini değerlendiremedi.
- Uluslararası ilişkiler ve özellikle küresel güçlerin hamlelerini yakından takip etmek ve ona göre poziyon almak gerekirken, iktidar partisi dış politikayı özellikle Suriye politikasını gereksiz yere iç politikaya alet etmesi sebebiyle değişen koşullara uyum sağlayamadı. 

Bir uyarı:
ABD Dışişleri Bakanlığı Dini Özgürlükler Raporu
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu'nun Türkiye bölümünde, devletin dini özgürlüklere saygısının yıl boyunca devam ettiği ancak Sünni İslami gruplara lehte muamelede bulunduğu yorumu yapıldı. Raporda, cami arsalarını devletin bağışladığı, çoğunlukla cami inşaatlarının Diyanet İşleri Başkanlığı ve belediyeler tarafından fonlandığı belirtilerek, "Bu imtiyazlar eşsiz bir şekilde sadece Sünni Müslümanlara yönelik" denildi. Nüfus cüzdanlarında kişilerin dininin yazılı olduğu ama Bahai, Alevi ve Yezidi'lerin dinlerini nüfus cüzdanına yazdıramadığı da ifade edildi. 
Hükümet bu konuda çok acil açıklama yapmalıdır. 

Basınımızda da benzer haberlere rastlıyoruz. Aleviler bu ülkenin öz evlatlarıdır. Onları dışlamak ulus bütünlüğümüze telafisi mümkün olmayan zararlar verir. 

Son söz
Osmanlı 1913'te Balkanları, 1918'de Ortadoğu'yu kaybetti. Bir kez daha Osmanlı ruhunu bu coğrafyada yaşatmak mümkün değildir. Gerek bu coğrafyalarda gerekse Orta Asya'da ülkemizin saygınlığını Büyük Önder Atatürk'ün kurduğu tam bağımsız laik Türkiye Cumhuriyeti ile sağlamak mümkün olacaktır.