Geçtiğimiz hafta bir toplantı için Bursa’ya gitmiştim, toplantı Bursa Kültürpark’ta BUSİAD binasında idi. Önce Kültürpark’ta böyle bir binanın nasıl olabileceğini düşünmüştüm. Daha önce içine hiç girmediğim Bursa Kültürpark’ına ilk girdiğimde izlenimim “ne çok bina var” olmuştu, ancak biraz yürüyünce yanıldığımı anladım, binalar seyrekleşti ve şirinleşti. Arkeoloji Müzesi binası ve BUSİAD karşılıklı, çok parkın içinde yadırganmayacak şekildeydi, sonra öğle arasında biraz daha gezince hoşuma gitmeye başladı. Kış günlerinin sessizliği ve ıssızlığına rağmen kentin içinde hoş bir yeşillik izlenimi bıraktı. Öğle yemeğini park içinde bir mekânda yedik, parkın sınırına yakın şirin bir yerdi.
Dönüş yolunda düşünmeye başlamıştım bile, İzmir Kültürpark’ını (420.000 m2), İstanbul’daki Gülhane (160.000 m2), Yıldız (290.000 m2), Emirgan (470.000 m2), Beykoz (280.000 m2) parklarını/korularını, Belgrad (54.000.000 m2) ve Fatih ormanlarını, Ankara’daki Gençlik parkını (250.000 m2) gözümün önüne getirdim. Hepsi kent içindeki yeşil alanlardı. Sonra canlı olarak görmediğim dünyadaki benzerlerini gözümde araştırdım. İnternetin ve Televizyonların canı sağ olsun, gitmeden de bilgi edinebiliyoruz. Son zamanlarda izlemeye merak sardığım Newyork’ta geçen bir polisiye dizide cehennemi bir yoğunluğun içindeki Central Parkın görüntüsü muhteşem. Çok katlı tıkış tıkış yapıların arasında yaklaşık dört kilometre uzunluğunda, bir kilometre genişliğinde, 3.400.000 m2 alanında, çevresiyle taban tabana zıt bir yeşil alan. Kentin yoğunluğundan sıkılan herkesin neredeyse bir adımda ulaşabileceği bir cennet. Benzeri Londra’da Hyde Park, biraz daha küçük, 2.490.000 m2, ama hemen hemen aynı işlevi var. Ve ilginçtir Central Park, Hyde Park ve İzmir Kültürpark aynı zaman dilimi içinde benzer şehircilik düşünceleri ile yapılmış.
Düşüncemin yoğunlaştığı konu bu parklardan nasıl yararlanılacağı idi. Bu düşünceler Bursa’da başladı ya önce hemen İzmir Kültürparkı’yla bir karşılaştırma yaptım. İzmir’de ve özellikle Kültürpark çevresinde yaşayanlar nasıl yararlanıyorlar? Bazı dostlarımdan duyduğum, sabahları spor yapmak için ideal, peki, diyelim ki öğle vakti canım çekti Kültürpark’a gittim, ne yapabilirim? Bildiğim kadarıyla birkaç restoran ve büfeden başka pek bir şey yok. Şöyle ayaküstü veya açık alanda oturabileceğim bir yer var mı? Yıllar öncesini hatırlıyorum, hemen her köşede çay bahçeleri, kafeler vardı, sonra hepsi birden yok oldu. Birkaç yıl sonra sergi amaçlı alanlar da Gaziemir’e gidince İzmir’in göbeğindeki bu yeşil alanın işlevi ne olacak? Deniyor ki o zaman duvarlar kalkacak, her noktadan Kültürpark’a girilecek, iyi de spor ve gezinti dışında bir işlevi olmayacak mı? Birkaç dostla bu konuda sohbet ettim, edindiğim izlenim, “eskiden de çay bahçeleri, kafeler her tarafa yayılmıştı, rahat yürüyemez olmuştuk” gibi şeylerdi, evet doğruydu. Benzer bir konu Alaybey’den Bostanlı’ya kadar uzanan sahil şeridinde var, yaklaşık altı kilometrelik sahilde benim bildiğim iki mekân var. Tabii böyle bir eksiklik yasal olmayan çözümleri peşinde getiriyor, birçok noktada korsan çay ocakları var, kimi el arabasıyla, kimi minibüslerle servis veriyorlar. Kimse itiraz da etmiyor, çünkü ihtiyaç hissediliyor.
Sorun sanırım orta noktayı bulamamakta. Ya çok abartıp bu tür bir hizmetten yararlanmak istemeyenleri rahatsız edecek noktaya getiriyoruz, ya da tamamen yok edip bir bardak su, bir bardak çay bulamayacak noktaya getiriyoruz. Her iki durumda da durumdan hoşnut olmayan çok insanlar var. Gönlümden geçen nedir? Özellikle sergi alanları Gaziemir’e taşındıktan sonra, İzmir Kültürpark’ı tam adına yaraşır bir işleve kavuştuğunda sanat ve kültür mekânları artmalı ve nitelikleri yükselmeli, belli noktalarda mutlaka çay, kahve belki bira içilebilecek, halkın geneline hizmet verebilecek nitelikte ve fiyat standardında ve tabii ki şirin bahçeler olmalı.
Araştırdım dünyadaki örnekleri farklı, Newyok Central Parkta hiçbir şey bulamazsınız ama sınırlarındaki binalarda rahatlıkla bu gereksiniminizi görüp parka öyle girebilirsiniz. Londra Hyde Parkta belli alanlarda her türlü gereksiniminizi karşılayabilirsiniz. İstanbul ve Ankara’daki örneklerde çoğunlukla çeşitli oturulacak mekânlar var.
Galiba sonuç olarak biz İzmir’de fazla örnek araştırmadan, İzmirlilerin çoğunluğunun keyif alabilecekleri ama isteklerini de karşılayabilecekleri koşulları oluşturmak durumundayız. Ben İzmir Kültürpark’ında dostlarım, arkadaşlarımla sergi, müzik, konferans gibi etkinliklerde buluşmak, çıktıktan sonra da bir yerde çayımı, kahvemi içerken günün yorumunu yapmak istiyorum. Sanırım bu karşılanamayacak ya da yadırganacak bir istek değildir.
M. Osman AKBAŞAK
25 Mart 2013