Ahmet GÜREL  
             Sevgili meslektaşım ve yazar Osman  Akbaşak, "Milli Mücadelede Bir Köy İmamı - AĞABABA- Cumhuriyetin İmamı" adlı  kitabını imzalayarak bana verdiğinde, kitabı bir solukta okuyup bitireceğimi  sanmıyordum. Turgut Özakman'ın kitaplarında hep başıma gelir ve kitapları bir  solukta okurdum. AĞABABA'yı da okurken aynı heyecanı duydum ve yaşadım. 
            AĞABABA, bana önce aydın bir din adamının "söz konusu  vatan olunca yapabileceklerini" anımsattı. Kurucu meclisin 378 milletvekilinin  32'sinin din adamı yani birer AĞABABA olduğunu anımsattı. Cumhuriyetin ilk  Diyanet İşleri Başkanlığını yapacak olan Ankara Müftüsü Rıfat Börekçiyi  anımsattı. "M.M." örgütünün, Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması  faaliyetlerini anımsattı. 
            Osman Akbaşak böyle bir kuvvacı dedenin torumu olması  nedeniyle, bu kitabı yazarak çok önemli bir görev üstlenmiştir. Anadolu'da nice  adları bilinmeyen "AĞABABA"ların varlığını hepimiz biliriz ama anıları kaleme  almayız. Mesleği olan beton ve demir arasından vakit bulup şiir ve denemeler  yapan Akbaşak, belge niteliğindeki bu kitabı adeta romanlaştırması onun başka  bir meziyetidir.  
            Ben, Kastambollu Ahmet Paşa'nın oğlu Hafız Ahmet'in  torunuyum, onu küçük yaşta kaybetmenin burukluğunu hep yaşamışımdır. Ondan  hiçbir anı yok bende.  
               
            Akbaşak'ın yakaladığı şansı keşke bende yakalasaydım.  Memleketim Isparta'nın bir yazarı "Bu Topraklarda Güller Kırmızı Açar 'PAŞAM'  diyerek, işgal dışı kalan yörenin Kuvay-ı Milliye'ye olan desteğini yazmıştı.  Dedelerimi orada buldum. Kuvvacıların torunlarının çocukları var artık, kurtuluşun  ve kuruluşun belleği sadece tarih kitaplarında kalmasın. Bu kitaplar yayılsın,  okunsun ve çoğalsın dileklerimle.  
            23 Nisan 2011 
              Ahmet Gürel 
              Araştırmacı-Yazar  |