Nalan YILMAZ  
           8500  YIL ÖNCESİNE SEYAHAT 
           
           İzmir Bornova'da, Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi  Merkezi, Kasım 2013'de açıldı. Bu haber acaba kaçımızın dikkatini çekti,  ilgilendik, kazı merkezini ziyaret ettik ya da hakkında bilgi sahibi olmaya  çalıştık. 
             
            Tarihi öğrenmek, geçmişle bugün arasında bir  köprü kurarak günümüzü doğru anlamlandırmayı kolaylaştıracağı gibi kültürel  mirasların da benimsenip korunmasında büyük etken. Toplumsal, kültürel bilincin  oluşturulması ve kültür varlıklarının korunması için devletler, üniversiteler, pek  çok kurum ve kuruluşlar büyük projelere imza atarak önemli görevler  üstlenmekte.  Yapılabilecekler elbette  bununla sınırlı değil. Sanat ve edebiyat, bu konuda varlık gösterebilecek diğer  etkin alanlalar. İşte Osman Akbaşak'ın Bey-Kar Yayınları'ndan yayımlanmış  romanı "8500" böyle bir sahiplenme ve koruma bilinciyle kaleme alınmış. Yazar, İzmir,  Yeşilova Höyüğü'nün sekiz bin beş yüz yıl öncesini romanına konu ederek  heyecanlı, fantastik bir kurguyla okurunu Neolitik Çağ'a yaygın adıyla Cilalı  Taş Devri'ne götürmekte. 
             
            İki bin otuz beş yılında başlayan roman, okurun  zaman-mekân algısını,  değiştirerek ona elindeki  kitabın farklı olduğunun ipucunu başlangıçta verir. Okuma serüvenine, gelecek  zamandan başlayan okur, içinde bulunduğu toplumun ögelerinden uzaklaşır, bir  anlamda ona yabancılaşır ve tüm uygarlıklara eşit mesafeden bakmaya hazır hale  gelir. Roman günümüzde başlasaydı, elbette kitap içeriğinden bir şey  kaybetmeyecekti ancak zamana karşı yarışan, kaygılarıyla, stresleriyle başa  çıkmakta zorlanan, yaşadığı dünyaya uzaktan bakma yetisine pek de sahip  olamayan günümüz insanını, içinde bulunduğu zaman diliminden çıkartıp gelecek  zamana götürmek onu kitaba hazırlamak bakımından oldukça doğru bir yaklaşım.  
             
            Kitabın kapağındaki "Arkeopark İzmir'den Düş  Yolcuları-1" yazısı, devamı olacak bir kitap olduğu bilgisini veriyor  okura.  Uygarlığın, bir bölgedeki tüm  toplulukların katkısıyla oluştuğunu düşünecek olursak binlerce yıl öncesini  resmeden kapak resmi, kitabı henüz okumaya başlamamış okuru tarih kavramı  üzerinde düşünmeye sevk ediyor denebilir. 
             
            Edebi  eserlerde sıklıkla bireyler ya da toplumların belli bir dönemi ele alınır.  Yazarlar, bireyden topluma ya da toplumdan bireye yelpaze açarak eserini inşa eder.  Birey-toplum birlikteliğine uygarlıklar düzeyinden bakmak da başka bir  seçenektir ve yüzlerce yıl sonraya kalacak olan da aslında uygarlıklardır. "8500"  adlı roman işte bu yönüyle farklı bir kitap. Bizi çok eski dönemlere götürerek üzerinde  yaşadığımız gezegeni ve koşulları daha iyi anlamamızı sağlıyor.  
             
            Osman Akbaşak yaşadığı şehre önem veren, onun  sosyokültürel yapısına katkıda bulunmayı adeta görev gibi üstlenen biri.  "Kentimin  az bilinen zamanlarını anlatan romanlar yazmaya devam edeceğim" diyen  yazarın kentiyle duygusal bağı bununla da sınırlı kalmıyor. Danışan olarak bilgilerinden  faydalandığı bilim insanları Yeşilova Höyüğü Kazı Başkanı EÜ Öğretim Üyesi Yard.  Doç. Dr. Zafer Derin, Paleanteolog Dr. Serdar Mayda, Smyrna Antik Kenti Kazı  Başkanı Yard. Doç. Dr. Akın Ersoy ve kent gözlemcisi, tarihçisi Orhan Beşikçi, yazarın  değerbilir yaklaşımıyla özgün kimlikleriyle yer alır kitapta. 
            Kortijoyu, jütü, çuçanayı, godyayı, Çavez'in  günümüzde neresi olduğunu, İzmir'deki Fil Mezarlığı'nı ve geçmişe ait daha pek  çok şeyi öğrenebileceğiniz ya da anımsayabileceğiniz kitabın en önemli  özelliklerinden biri de okurda çevre bilincini tetiklemesi. Tarihsel ögelerin  ağır bastığı eserde doğa sevgisi büyük bir tutkuyla işlenmiş. Anadolu Parsı,  kirlenmemiş sular, coşkun ormanlar öylesine canlı ve keyifle anlatılıyor ki  insan ister istemez içinde yaşadığımız yılları eski dönemlerle kıyaslıyor ve  gelecek kaygısına düşüyor.   
             
            Akıcı bir dille yazılmış, merak ögelerinin  ustaca kullanıldığı romanı okuduktan sonra hiç gitmemiş olanların Agora'yı, Kadifekale'yi  ve İzmir'e ait daha pek çok yeri görmek isteyeceklerini düşünüyorum.  
             
            Editör, yazar Bahri Karaduman arka kapak  yazısında, kitap için; "Geçmiş, tarih  kitaplarından değil, roman türü edebi kitaplardan öğrenilir tezinin güzel  örneklerinden."  diye yazmış. Gerçekten  de Osman Akbaşak bu tezi boşa çıkartmamış. Detaylı araştırmalarını, fantastik  kurgu eşliğinde edebiyatın büyülü atmosferine taşımış ve serinin ilk kitabını  okuruna ulaştırmış. 
             
            Çevre katliamları, buzulların erimeye  başlaması, nükleer santraller, siyasi çekişmeler, savaşlar...  Bu ve benzeri açmazlardan bunalan, içinde  yaşadığı çağı sorgulayan, alternatif çıkış yolları arayan günümüz insanına  sanırım en çok "8500" gibi geçmişi anlatan ve günümüze göndermeler yapan  romanlar ışık tutacaktır.   
          M.  Osman Akbaşak  
            8500  / Arkeopark İzmir'den Düş Yolcuları-1 
            Bey-Kar  Yayınları - 2016 
            Roman  
            204  Sayfa  |