Haruki Murakami

Haruki Murakami 12 Ocak 1949 yılında Japonya'nın Kyoto kentinde dünyaya geldi.

Babası bir Budist din adamı olan Haruki gençliğinin büyük bir bölümünü Kobe'de geçirdi. Üniversite öğrenimini Tokyo’daki Vaseda Üniversitesi'nde tamamlayıp 1975’te mezun oldu. 1986 - 1995 yılları arasında ülkesinden uzakta Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadı.

Yazarın ilk kitabı olan “Kaze no uta o kike” Gunzou Edebiyat Ödülü'nü aldı (1979). Bu eseri takiben yazar “Hitsuci o meguru Booken” (1982) isimli romanını yazdı. Yazar bu eseriyle de Yeni Yazarlar Noma Edebiyat Ödülünü aldı. Ödül alan iki kitaptan sonra “Sekai no ovari to haado boirudo” (1985) geldi ve bu kitap da Tanizaki Ödülü’nü kazandı. Fakat yazarı dünyaya tanıtan ve kendinden söz ettiren kitabı tam 16 dile çevrilmiş olan “İmkânsızın Şarkısı (Norvei no Mori)” (1987) olmuştur. 1995’te yayımlanan “Zemberekkuşu'nun Güncesi” kitabı ile ertesi yıl da Yomiuri Edebiyat Ödülünü kazandı.

Haruki günümüzde Amerikan kültürünün etkisi altında kaldığı ve aşırı Batıcı olduğu eleştirilerine maruz kalmaktadır. Fakat yine de Japonya’nın XX. yüzyıldaki en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir.


Haruki Murakami'nin yeni romanı 12 Nisan 2013 de Japonya'da piyasaya çıkmıştır. İlk etapta Japonca yayımlanacak olan ve Türkçeye “Renksiz Tasaki Tsukuru ve Hac Yolculuğundaki Bir Yılı” adıyla çevrilebilecek roman daha okuyucuyla buluşmadan günler önce online rezervasyon ile bestseller listesine girmiştir. Yazarın kitaplarını İmkansızın Şarkısı hariç tüm kitaplarını Japonca aslından Türkçeye Hüseyin Can Erkin çevirmiştir.İmkansızın Şarkısı Fransızcadan çevrilmiştir.

Türkiye'de yayımlanmış kitapları ve Türkiye'de basım yılları
İmkânsızın Şarkısı - Ekim 2004
Zemberekkuşu'nun Güncesi - Haziran 2005
Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında - Temmuz 2007
Yaban Koyununun İzinde - Ekim 2008
Sahilde Kafka - Ekim 2009
Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu - Ocak 2011
1Q84 - Nisan 2012
Koşmasaydım Yazamazdım - Aralık 2013

İmkansızın Şarkısı Haruki Murakami

Bir yolculuk sırasında Beatles'ın "Norwegian Wood" adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo'da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkadaşıyla yakınlaşması, araya giren zorunlu ayrılık ve yeni bir kız arkadaş.

"İmkânsızın Şarkısı" yalın, çarpıcı ve sıcak bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yazarı Haruki Murakami Japon edebiyatının aykırı, ama en çok okunan yazarı.

Japon geleneklerinin dışında geliştirdiği üslubuyla adından çok söz ettiren Murakami'yi dünyaya tanıtan roman "İmkânsızın Şarkısı". 1968-1970 yılları arasında geçen olaylar, o günün toplumsal gerçeklerini de satırlara taşıyor. Ama romanın odağında bu toplumsal olaylar değil üçlü bir aşk var.

Gençliğin rüzgârıyla hareketlenen "İmkânsızın Şarkısı"nı ölümle erken karşılaşan gençlerin hayatı yönlendiriyor. Hiçbir şeyin önem taşımadığı, amaçsızlığın ağır bastığı, özgür seksin kol gezdiği bir öğrenci hayatı... Ama diğer yanda da yoğun duygular var...

İmkânsız aşklar, imkânsız şarkılar söyleten. Hemen hemen her Japon gencinin okuduğu roman anayurdu dışında da çok kişi tarafından sahipleniliyor.  


Hayallerim, Delorean ve Sen blogundan bir yazı


İmkansızın Şarkısı - Murakami

Haruki Murakami'nin İmkansızın Şarkısı - aslında adı Norwegian Wood, The Beatles şarkısından alıyor ismini- dışında bir de Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında kitabını okudum. İki kitabı okurken de hissettiğim duygular ve hayatımdan ilişkilendirdiğim insanlar aynıydı. Bu kitapları okurken çok güzel bir müzik dinliyor gibi hissediyorum bir kere. Biraz melankolik, sakin bir müzik. Ama güçlü duygular, özellikle sevgi içeriyor.

Yazıyı takip edebilmek adına kısa bir özet geçelim: Vatanabe ile Kizuki çocukluk arkadaşı. Kizuki bir gün intihar eder ve kimse nedenini bilmez. Vatanabe Tokyo'da okumaya başlar ve orda tesadüfen Kizuki'nin sevgili Naoko ile karşılaşır. Günleri, haftalar süren birbirlerinin hayatına eşlik etme durumundan sonra Naoko'nun doğum gününde sevişirler.  Sonra Naoko ortadan kaybolur. Bu sırada Vatanabe'nin hayatında Midori isimli bir kız da girer. Naoko ise intihara meyilli olduğundan bir ruh hastanesinde kalmaktadır ve orada Reiko ile tanışır. Vatanabe bir süre sonra Naoko ile temasa geçer, onu bir kaç kere ziyarete gider. Sonuna geleceğiz. Ya da gelmeyelim siz okuyun. Zaten bu özet sırasında aralarda yaşananlar asıl önemli kısımlar.

İmkansızın Şarkısı kitabında üzerinde yazmak istediğim şeylerden biri ölüm teması. Kitap biri başta biri sonda olmak üzere üç intihar içeriyor. İşin dikkat çekici olan tarafı bu intiharların okuyucuya aktarılışı. (Tahminen) İntiharı olağan dışı bir şey olarak görmeyen Murakami kitap sırasında intihar etmekten "intihar etmek" olarak benzetmez, canına kıydı, kendini öldürdü gibi ifadeler kullanmaz. İki baş karakter olan Vatanave ile Naoko'yu birbirine bağlayan Kizuki karakterinin ölümünden " O gece garajda öldü." diye bahseder ve kendini nasıl arabanın egzoz deliğine çorap sokup arabayı dumanla doldurarak öldürdüğünü detaylarıyla anlatır. Kitabın ortalarında intihar eden Hatsumi için ise " Hayatında bir noktaya ulaştı ve bir anlığına bitirmeye karar verdi." der. Zaten Murakami ölüm hakkındaki düşüncelerini baş karakter Vatanabe'nin ağzından okuyucuya aktarır: "Ölüm vardır, yaşamın zıddı değil bir parçası olarak."



.
Biraz da karakterlerden bahsedelim. Baş karakter Vatanabe karakteri sempatikti bana kalırsa. Zaten diğer kitabında da benzer bir karakterdi. Biraz içine kapanık, ama cool, okuyan, düşünen bir tip. Ölen Kizuki'nin sevgili ve Vatanabe ile bir şeyler yaşayacak olan Naoko ise kapalı bir kutu. Sessizliğinin sesi ile yaşamını sürdüren bir kız. Daha sonra yakınlaşacağı Midori ise dünya tatlısı, yaşama sevinci ile dolu, sevgisi dışarı taşan bir kız. Yan karakterlerden Reiko ise hikayesi ile ilgi çekiyor.

Naoko ve Reiko'nun kaldıkları yeri ve ordaki insanları , tam olarak ruh hastanesi diyemiyorum aslında çünkü delilik söz konusu değil, Veronika Ölmek İstiyor'u okuduktan sonra ordaki ruh hastanesine benzettim. İkisinde de orada kalan insanlar dış dünyaya göre daha farklı olan, başlarından bazı olaylar geçmiş, hayata bakışları farklı insanlar.

Vatanabe ve hayatına giren iki kıza hissettiği şeyler ise benim son zamanlarda düşündüklerime paralel. Sevgi sadece bir kişiye ait olabilir mi? Vatanabe Reiko'ya yazdığı mektupta şöyle diyor: 
"Ben Naoko'yu sevdim ve hala da seviyorum. Ama Midoriyle de aramda olan şey bana ciddi gibi geliyor. Naoko'ya hissettiklerim sakin, tatlı ve saf bir sevgi. Midoriye hissettiklerim yürüyor, soluk alıyor, yürek gibi vuruyor."

Reiko ise şöyle cevap veriyor:
"Midori sıradışı bir kız olmalı. Mektuplarınızı okurken ona aşık olduğunuzu anladım. Ama Naoko'ya da aşık olduğunuzu kabul ediyorum. Ve bu sizin suçunuz değil, böyle şeyler sık sık oluyor. Çok güzel bir havada çok güzel bir gölde gemiyle gezmek kadar basit bir şey. Gökyüzü pırıl pırıl, manzara göz kamaştırıcı..."

Sevgi kadar güzel ve anlamlı bir şeyi tek bir kişiye adamak nasıl bir bencilliktir. Kendimizi kandırmayalım, hayatımız boyunca aynı anda bir çok kişiye güzel hisler besliyoruz. Hepimiz bunu kabul etsek, her şey daha kolay olabilir.

Bu şekilde düşündüğümüzde kitabın sonunda Vatanabe'nin Reiko ile bütün gece Naoko için gitar çalıp şarkı söylemelerinden sonra sevişmeleri de anlam kazanıyor.

Diğer kitapları
Zemberekkuşu'nun Güncesi
(2005)
Sınırın Güneyinde
Güneşin Batısında
(2007)
Yaban
Koyununun İzinde
(2008)
Sahilde
Kafka
(2009)
Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu ... (2011)
1Q84
.
(2012)