Boğazda Köpekbalığı

Şu benim adımı taşıyan sandalımda her yaz tatili, vaktimi denizde geçiriyordum. Geçmiş zaman tabi, o yıllar ortaokul çağlarım çünkü. Abartısız her sabah evden çıkıyorum, taa ki akşam hava kararıncaya kadar deryadayım.

Her sabah kürekleri ve olta takımımı alıp 400 m. aşağı, sahile iniyorum. Sandal bütün yaz şamandıraya bağlı vaziyette denizde duruyor, ipini çekip atlıyorum içerisine. Bazen yalnızım, bazen samimi arkadaşlarla beraberim. Hem açık denizde yüzüyorum, hem de çeşit çeşit balık avlıyorum oltayla. Orta boy hasır bir şapkam var başımda, bunaldıkça suya daldırıp yine takıyorum. Olmadı atlayıp çıkıyorum denize bir daha, serinleme sonrası balık avına devam ediyorum. Her yaz kesinlikle zenci gibiyim bu ortamda.

Yine bir gün denizdeyim, yanımda yaşıtım bir arkadaşım (Zekai) ve bizden on yaş civarı büyük bir ağabeyimiz (Nevzat) var. Beykoz sularındayız ve hiç bir çeşit balık çıkmıyor deryadan. Nevzat "köpekbalığı tutalım mı" demez mi, güldük tabii. Her gün yüzdüğümüz boğaz sularında köpekbalığı, duyda inanma.

Biz yayıla yayıla gülerken, Nevzat kendi olta sandığını açıp değişik bir olta çıkarttı ve yakaladığımız sınırlı sayıda birkaç balıktan yem yaptı. Oltayı denize indirdikten beş dakika sonra "yakaladım" diyerek heyecanla çekmeye başladı. Biz inanmayanlar kenara çekildik, olta su yüzüne çıktığında gülme sırası Nevzat' taydı. Doya doya güldü halimize, sonra oltayı tekrar denize attı. Yine bir beş dakika kadar geçmişti ki çekmeye başladı, "tamam bu sefer geliyor" dedi. Biz yine kenara çekildik ve maalesef ikinci defa oltaya gelen de biz olduk. Nevzat Üçüncü defa yemleri düzelterek, oltayı denize bıraktı. Ne hikmetse yine beş dakika sonrasıydı, yine Nevzat ateşli bir vaziyette çekmeye başlamıştı. "İşte bu sefer yakaladım" dese de yemezler artık. O çektikçe biz yemiyoruz ama göz ucuyla da suya bakıyoruz. Maksat Nevzat'ı kahkaha krizlerine sokmamak…

Aşağılarda bir şey göründü ve ben Nevzat'a "poşete takmışsın, o geliyor" dedim. Fakat 10 saniye sonra gördük ki o poşet, ağzıyla, yüzüyle, bütün fiziğiyle resmen köpekbalığıydı. Boyu 120 cm. civarı, üzeri açık gri, altı sütbeyaz renkteydi ve oltanın ucundaydı işte. Nevzat balığı su yüzeyindc tutuyor, balık da suda daire çizerek yüzüyordu. Böyle 30 saniye seyrettik balığı. Nevzat'a "içeri alalım" desem de almaya niyeti yoktu. Sonunda köpekbalığı kafasını şöyle bir savurup kurtardı kendini ve süratle dibe doğru gitti.

Eğer ben bu olayı bizzat yaşamasaydım ve de birisi bana boğazda köpekbalığı vardır dese, sanırım "hadee" derdim. Hakikaten yaşayan bilirmiş, kendimden biliyorum.

Baterist Metin 25 Ağustos 2007