1987 Nisan... Beykoz Karakolu yıkılıyor...

Hüseyin Egripala - Yıktıktan sonra temelin yıkımına sıra geldiğinde tarihi eser olduğu anlaşılınca öyle bıraktılar, Beykoz'umun kamburuna bir kambur daha eklediler. Ali Zengin'in kulakları çınlasın.

Bedri Tolan - Osman Akbaşak Beye teşekkürlerimi iletiyorum, bizler için böyle yürekler açısı resmi paylaştığı için. Hüseyin Beye de teşekkürler yazısı için ama sizlerde çok daha iyi hatırlarsınız karakola gelmeden Cevdet Restoran ile Dişçi Yusuf Beyin evinin ortasında önce Dr. Nihat Pakakar'ın sonra Eşref'lerin oturduğu bir yalı vardı, boğazın yaklaşık 200 yıllık yalısı KAZANCIYAN YALISI. Cadde tarafından bahçesinde asma ağacı ve salkım söğütü olan yalı şimdi siz değerli arkadaşlatıma soruyorum, TÜRKİYE'de adam öldürenle tarihi hemde doğup büyüdüğü semtteki tarihi öldürenin ne farkı var????

Hüseyin Egripala - Bedri Bey, testiyi kıran ile dolduranın arasındaki farkı görüp irdelemeyen bir halk için ne söylense azdır derim. Yanılıyor da olabilirim. Cevdet'in çay bahçesinde oturun küçük bir gözlem yapın yeterli.

Bedri Tolan - Hüseyin bey hayır yanılmıyorsunuz, testi hikayesi çok güzel bir örnek ama ne yapalım kaderimiz bu imiş.

Hüseyin Egripala - Aslında toplumumuzun cahil bırakılmasının başlıca nedenidir bu. Biat kültüne göre yetiştirme, eğer biraz irdelemiş olsalardı bu kişiler hayatta iktidar olamazlardı ve "Bu Beykoz halkından bir bok olmaz" diyen kişi de Belediye Başkanlık koltuğunda oturamazdı.

Leyla Soysal - Yıkmadan da Karakol Binasının tarihi eser olduğu anlaşılıyordu... İdare Mahkemesine dava açmadığı için yıkılan diğer yalılar gibi...

Melih Yürük - Babam burada görev yaptı. Ben de az denize girmedim kamelyada.

Mehmet Çerezcioğlu - Katliamin kara tarihi 87'ymiş demek ki!! Yıkın, yakın, yokedin... Bol buldunuz nasıl olsa... Kadir-kıymet bilmezler... Bravo...