Onçeşme Karşısı Ada

Onçeşmeler’in karşısında olan (şu anda duran) ve Onçesme ile yaşıt olan çınar ağacının arka tarafında yüzleri çeşmeye bakan üç tane kahvehane vardı. Burada mahalle yaşlıları, köyden ihtiyaçlarını temin etmek üzere merkeze inen insanlar oturur, tavla ve domino oynarlar, sohbet ederlerdi.

Genelde burada yabancılar olmazdı. Yabancı biri olduğunda dikkat çekerdi. Beykoz’un yerlileri birbirini tanır; gayrimüslim ayrımı yapılmaz, bütün halk bir aile gibi yaşardı. Komşuluk ve yardımlaşmada ayrım yapılmaz, kimse kimseyi kırmaz, herkes birbirine saygı gösterirdi.

Bu kahvelerin önünde oturulacak yerler ve masalar vardı. İlk kahve Hafız Ahmet Efendi’nin yeriydi. Ortadaki kahve Yakup Efendi’nin yeriydi. Yakup Efendi hoşsohbet, nüktedan ve eskiden tulumbacılık yapmış, sevimli bir kişiydi. Sağ baştaki kahvede ise Cumhuriyetköy’lü Laz Hakkı vardı. Laz Hakkı 1940’lı yıllarda Onçeşmeler’in içine misafirler için masa yerleştirdi. Misafirlerin kahve ve çayını Onçeşme şırıltısıyla içmesini sağlamıştı. Kahvelerden sonra köşeyi dönünce Barba ve damadı İstavro’nun beraber işlettikleri sütçü ve yoğurtçu dükkânı vardı. Barba ve İstavro çok leziz yoğurt yaparlardı. O zamanlar yoğurt, toprak çanaklar içerisinde satılırdı. Evleri Ermeni mahallesinde idi. Bitişik dükkân Ahmet Efendi’nin basmacı dükkânıydı.

1930’lu yıllarda Ahmet Efendi Fevzipaşa caddesindeki kendi dükkânına taşındı. Onun eski yerini sütçü ve yoğurtçu dükkânı olarak Şerif ağa tutmuştu. Ve burasını oğlu Kemal çalıştırıyordu. Bitişiğinde ise kunduracı Hakkı Usta vardı. Hakkı Usta’nın büyük oğlu Hüseyin, Şirketi Hayriye vapurlarında makinistti. Nejdet tabakhane’de Usta, Hikmet ise fidanlıkta şofördü.

Ve bu adanın son kısmındaki dükkân Beykoz’un en eski simitçi fırınıydı. Sahibi İsmail Efendi’ydi (Burada isimlerini belirtmediğimiz bazı kişilerden, ikametlerine geldiğimiz zaman söz edeceğiz). Fırının önünden geçerken; fırından çıkan peynirli pide, poğaça, açma, simit, halka gibi bütün unlu mamullerin ve Ramazan’da çıkan pidelerin kokusuna doyum olmazdı. İsmail Efendiden sonra oğlu Hasan Efendi, O meydan istimlak edilinceye kadar fırıncılığı sürdürmüş, daha sonra Kuzguncuk’ta aynı işine devam etmiştir. Beykoz’da imalatçı olarak çalışan esnafların hepsi işinin ehliydi.

Baştaki Hafız Ahmet’in arka tarafındaki dükkân, Raif Efendi’nin ağabeyi olan Hasan Efendiye aitti. Burası 1948’de istimlak edilen dükkânların arkasında, üç kabinli tuvaleti olan bir alandı ve bir kısmı arsaydı. Şimdi ise bu alan meydan olarak kullanılmaktadır.