Cami Sokak

Cami sokağın ilk evi muhallebici Abdullah Efendinin evidir. Beykoz vapur iskelesinin içinde muhallebici ve dondurmacı dükkânı vardı. Ağabeyi Salih Efendi de Yalıköy’de muhallebicilik yapardı. Abdullah Efendinin eşi Fatma Hanım, çocukları avukat İsmail, matbaacı İbrahim, muhasebe müdürü Kamil Bey, Hafize ve avukat Mine Hanımdır. Yanındaki arsa ise Alibey sokağında oturan muhtar Tevfik Efendinin akrabası olan Vasfi Efendiden satın alan yoğurtçu Arnavut Ramazan’dır. İki oğlu vardı; Aziz ve İzmir’de yaşayan Yılmaz’dı.

Yanındaki ev ise Şişe cam fabrikası muhasebecisi Mahmut Bey’indi. Eşi Firdevs Hanım, kayınvalidesi Emine Hanım (çok hatırnaz, müşfik bir teyzemizdi), çocukları bankacı Tahir (babacan tavırlı, hatırnaz bir insandı), kızkardeşleri Şükriye, Lütfiye ve (dozer tamir Ustası Sulhi’nin eşi) Şükufe’ydi.

Bitişikte yarısı yıkılmış ahşap ev iki bölümdü. Bir bölümünde kundura fabrikasında çalışan Ali ve Tahsin kardeşler, bir bölümünde ise Sıtkı Efendinin gelini Ayşe Hanım ve kızları Nazif, Nebahat, Nezahat, Nusret oturmaktaydı. Nazif’in eşi Bahri orman memuru, Nebahat’in ise Kapalıçarşı bedesteninde halı eksperiydi. Ayşe Hanımın evi çok güzel bir ahşap yapıydı. Ön tarafında üç evin arkasını kaplayan geniş ve güzel bir bahçesi vardı.

Son bina ise Hacı Asaf Bey’indi. Kızının adı Sare’ydi. Asaf Bey Paşabahçe tekel içki fabrikasında vazifeliydi. Sonradan bu binayı Beykoz hamamı işleticisi Sıtkı Efendi satın almış, beton olarak yenilemiş ve burada oturmuştur. Altındaki dükkânları da marangoz Salih Usta ve tornacı Necati Usta kiralamıştır.

Karacaburun caddesinden dönünce cami sokağına gireriz. Sol tarafa merkez caminin arka kısmı gelir, burası kıble yönüdür ve Mektep sokağı ile birleşir. Burada eskiden iki bölük olan bir ev vardı. Sahibi deniz astsubayı emeklisi Hamdi abi ve eşi Cemile Hanım, oğlu Selçuk (altındaki dükkânda elektronik eşya tamirciliği yapardı). Eski ek bölümde oturan kiracıları mısırcı Ali Osman, fırıncı ve tezgâhtar Ziya Efendi, eşi Zehra Hanım ve polis memuru Rıdvan Efendiyle eşi Leman Hanımdı.

Daha evvel Mahmut Beyin evinde sırasıyla terzi Osman, oğlu Kemal, maliye memuru Zeki Bey, hükümet konağında memur ve balıkçılık yapan Mustafa ve eşi Sevinç Hanım oturdular. Mustafa geçim sıkıntısı çektiği için geceleri lüfere çıkardı. O zaman sandalı yoktu, Arif Beyle beraber çıkardı. Bazı akşamlar bende katılırdım. Arif Bey; yalı sahibi, durumu çok iyi biriydi. Balık dönüşü balık taksimini Arif Bey yapardı. Balıklar yere yayılır, Arif Bey en büyüğünü alır bu benim hakkım, ikincisini alır sandal hakkı der, ufaklarını seçerek birer tanede bize bu sizin hakkınız diyerek verir ve dağıtıma devam ederdi.