Çocukluğum bir köyde geçti
İki dağ arasında bir vadi
Ortada şırıl şırıl akan deresi
Rüzgarında denizin teri
Ve bizi uyutan sesi
Taşlık girişli ahşap evleri
Dereye kadar uzanan bahçeleri
Sanki bir çiçek cenneti.
Dilim dilim dantel perdeleri
Ye önlerinde rengarenk sardunyaları
Ünlüydü ayşekadın fasulyesi, cevizi
Herkesin ziyaret ettiği dedesi
Yazlan yemyeşildi vadisi
Rüzgarla dalgalanan bir ağaç denizi
Ensemizde tabiatın nefesi
Her mevsimi bir başka güzeldi.
Bir renk cümbüşüydü baharda
Anlatmaya fırçanın gücü yetmez
Mayısta erik, Haziranda kiraz dallarda
Yemekle bitip, tükenmez.
Bir tatlı rayiha yükselirdi gül tarlalarından
Reçellerimiz, güneşte kızaran
şuruplarımız oradan.
Öğle uykusunda ninnimiz ulu çınardan

Akşamüstü meydan toz duman
Tam otuzbeş çocuğun oynamasından
Yıkanmamızsa dereye akan borudan.
Çakal sesleri inerken köye
Kurbağalar zıplarken suya
Yorgun dalardık uykuya.
Köyün bekçisiydi köpeklerimiz
Sabahı müjdelerdi bülbüllerimiz
Musikimizdi çağlayanların sesi
Yabancıları ağırlar yanındaki kır kahvesi.
Suyumuzu içen meyvemizi yiyen doymazdı
Temmuzda fındık, Ağustosta kızılcık
Eylülde incir, üzüm, ceviz yerken
Ayvalar ne zaman sararacak derken
Yağmurlarla yine kış gelirdi erken.
Havada odun dumanı kokusu
Yüreklerde karakış kapıda korkusu
Havuç benzeri buzlar sarkarken damlardan
Her kapıda bir süpürgeli kardan adam
Kartopu oynamaya doymazdık biz
Soğuktan buz tutsa da ellerimiz
Biz her mevsim doğayla kucaklaşan
Sanki yaban dikeninde goncalardık
Fakir ama mutlu çocuklardık.
Şimdi çoğumuz yaban ellerdeyiz
Hala oradaysa da sıla evimiz
Aynı köy değil artık köyümüz.
Önce azaldı suyumuz
Fabrika dumanıyla kirlendi havamız
Atıklarla bulandı, köpürdü deremiz
Artık ne eski meyvemiz var ne sebzemiz
Bahçelerden çoktan gitti bereketimiz
Sonunda uygarlığa yenik düştük biz.
Tarlalarımız bir bir yok oldu
Üzerine biçimsiz evler kondu
Kooperatifler ormanı yok ettiler
Yabancılar burayı mesken tuttular.
Gürültüden sesi duyulmuyor bülbüllerimizin
Akın eden ziyaretçilerden
Huzuru kaçtı dedemizin.
Kır kahvesinin yerinde gürültülü restoranlar
Değişime gözü yaşaran ihtiyarlar
Çocuklar da büyüyüp, göç etti buradan
Çocuk sesine hasret şimdi o meydan
Maziye bir seferle andık o günleri
Sanki tatlı bir düş gördük de uyandık gibi
Herşey eski bir filmi hatırlatıyor şimdi
"Vadim o kadar yeşildi ki"