Oğlu Abdüssemih YAVRUTÜRK'ün anlatımı ile yaşam öyküsü

Buhara'lı Şeyh Abdülhakim Efendinin oğlu Mükerrem Efendi 1880 yılında Akbaba'da dünyaya geldi. 10 yaşında babasını kaybedince Eyüp'teki Buhari teknesinin mensupları tarafından Beşiktaş Sinanpaşa Camii Medresesine hafızlık için gönderildi.

13 yaşında hıfzını bitirdiğinde ağabeyi ile Akbaba Sultan Camii'nde hafız cemiyeti yapılıyordu. O gün Beykoz'dan Fener'e gitmekte olan Fener'li Hamdi Efendi öğlen namazını kılmak için Camiye uğradı. İki kardeşin Kuran'larını dinlerken çok ağladı, duygulanarak şöyle dua etti; Yarabbi! Oğullarımı Hafız yapamadım, bana hafız damatlar nasib et dedi. Duası kabul olmuş ki 14 sene sonra Mükerrem efendi bir vasıta ile Fenerli Hamdi efendinin kızı Hafize Hanım ile evlendi.

14 yaşında Fatih Medresesinde fıkıh tahsiline başladı. Bu arada Beşiktaş'taki Yıldız Camisinin hocası hattat Nuri Efendi'den (Tülun Korman'ın babası) o zamanın en geçerli mesleği olan Hat dersi almaya başladı. Kısa zamanda büyük Hattatlar gibi yazı yazmaya başladı. Hocası bir gün ona; çok güzel yazıyorsun ama bundan ekmek yemeyi umma çünkü bir zaman sonra yazılar kalkacak diyerek 35 sene sonraki harf inkılâbını ona bildirmiş oldu. (Mükerrem efendi Nuri Efendi için kalp gözü açık bir evliya idi derdi) Bütün eğitimlerini bitirdikten sonra 17 yaşında Akbaba Sultan Camii'ne imam olarak atandı.

Kurtuluş savaşında Anadolu'ya asker ve cephane aktarılmasında büyük yararlık gösterdiği için İstiklal Madalyası ile onurlandırıldı. Tüm yaşamı boyunca kazandığı madalyaya layık oldu, daima ilerici düşüncelerini korudu ve Mustafa Kemal devrimlerine sadık yaşadı. Özellikle Cumhuriyet bayramlarını belki bugün yaşanmayan bir coşku ile kutladı, yetişebildiği her yerde kutlanmasına katkıda bulundu.

II. Dünya savaşı sırasında camisinin cephanelik haline getirilmesinden sonra bahçesinde çitten bir minare yaptı, eski tekke binasını cami haline getirdi. Ülke çıkarlarına zarar vermeden görevlerini yerine getirdi.

1960 yılında hastalanarak evinde yaşama veda etti.