"Bir tören" 
                        16 Kasım 1958 Tarihli "SANAT 
                        DÜNYASI" dergisinden
                        Güneşli 
                        bir sonbahar günüydü. Köylüler köy binası önünde toplanmışlar 
                        heyecandan sabırsızlanıyorlardı. Öğrenciler yerlerini 
                        aldılar. İstiklal marşı ile törene başlandı. İlk olarak 
                        köyün İmamı uzun bir hitabede bulundu. Daha sonra diğer 
                        hatiplerin konuşmaları ve öğrencilerin okudukları şiirlerle 
                        törene son verildi. Beykoz'a bağlı Akbaba köyünde bütün 
                        köy halkı içten gelen bir sevgi ile Cumhuriyetin 33 
                        üncü yıldönümünü kutlamıştı. Tesadüfen bulunduğum bu 
                        törende beni son derece mütehassıs eden şey köy imamının 
                        diğer hatiplerden önce günün manasını belirten bir konuşma 
                        yapması ve Atatürk'ten Ebedi Şef diye bahsetmesidir. 
                        Göğsünde taşıdığı madalyanın hakiki sahibi, milli mücadeleye 
                        iştirak etmiş bir insan olarak konuşmuştu. Bilhassa 
                        mütareke senelerindeki acı günlerimizi ele alarak düşmanın 
                        bütün yurtta yaptığı fecattlerin panoramasını çizdi. 
                        Benliğini kaybetmeyen Türk milletinin Ebedi Şef Atatürk'ün 
                        etrafında tek vücut halinde toplanarak vatanını düşmanlardan, 
                        nasıl, temizlediğini uzun uzun anlattı. İnkılaplarımıza 
                        nutkunda geniş yer verdi ve tezahürata vesile oldu. 
                        Öyle zannediyorum ki aynı gün yurdun her tarafında olduğu 
                        gibi köylerinde de Cumhuriyet bayramı aynı heyecanla 
                        kutlandı. Günün önemi herkes tarafından açıkça anlaşılmış 
                        oldu. Köyün mürşidi Cumhuriyetin manasını hakkıyla kavramış 
                        köylü kardeşlerine de sindirmeye çalışmıştır. Bütün 
                        din adamlarımıza örnek olacak bu yetmişlik ihtiyar, 
                          davaya samimi olarak inanmış, inkılap1arımıza dil uzatanlara 
                          geçmişi hatırlatmakla yetinmiştir. Köy imamı köylünün 
                          umumi olarak her şeyidir, her işte yol göstericisidir. 
                          0 ilmi ile, irfanı ile köylüye müzahir olmakta birinci 
                          mevkii almaktadır. Böylece Atatürk sevgisini aşılamakta, 
                          köylünün inkılapları benimsemesinde onun irşadlarına 
                          lüzum vardır.
                          
                        Bazı köylerin okuldan mahrum olduğu düşünülürse köylünün 
                        ilmine inandığı imamından başka nesi vardır. Köylü, 
                        köyünün sınırlarını aşacak bilgiyi ancak ondan öğrenebilecektir. 
                        Şüphelerini ondan aldığı cevaplarla gide-recektir. Köy 
                        imamı olan kimse kara cahil, mürtecinin biri ise köylünün 
                        her bakımdan gerilemesinde en büyük fenalığı yapacaktır. 
                        Şunu bilmeliyiz ki inkılapları seven ve onların gelişmesine 
                        yardım eden din adamların bugün her zamandan daha fazla 
                        ihtiyaç vardır. Varlığımız için bu zaruridir."                           
                        ..
                        ... 
                        Yazan ALİ ERTEM